12 Kasım 2011

Siyasi hanedanların sporu krizlerdir

Demokrasi bir boyutu ile "Değişim " de demek olmalıdır.
Vazgeçilmez olarak kabul edilen siyasi liderlerin yerlerini yeni isimlere bırakmaları zamanının Azrail değil de seçmenler tarafından belirlenmesidir demokrasi.
Bir de siyasal yahut ekonomik krizler sonunda başarısız olan liderler yerlerini yeni isimlere bırakırlar.
Bu son ekonomik krizin iktidarlarını bırakmak zorunda bıraktığı lider isimlerine bakınca, kişiler değiştirilse de, siyasi hanedanların kolay kolay siyaset sahnesinden silinemeyeceklerini görebiliyorsunuz.
Mesela Yunanistan'ın Yorgo Papandreu'su istifa edip yerini birteknokrata bıraktı.
Bu Papandreu, 1981-96 yılları arasında iki kez başbakanlık yapan Andreas Papandreu'nun (1918-96) oğludur.
Andreas Papandreu da, 1944-65 arasında üç kez başbakanlık yapmış olan Yorgo Papandreu'nun (1888-1968) oğluydu.
Sıra kimde
Bakalım Papandreuların 4'üncü kuşak üyesi 29 yaşındaki Andreas Papandreu, siyasete ne zaman girip Yunanistan'ın Başbakanı olacak?
Andreas Papandreu hakkında medyaya yansıyan son bilgi, ülkedeki ekonomik kriz nedeniyle iş bulmakta zorlandığını söylemesiydi.
Gerçek hanedanların tahtta oturdukları ülkelerde, bunlar hakkında nükteler üretilir.
Mesela 1960'ların başında İngiltere'de bir fabrikada çalışırken,tezgah komşum olan bir işçi bana "Kralların sporu nedir" diye sormuştu...
Meğer bu sorunun cevabı şöyleymiş:
-Kralların sporu kraliçelerdir!
Galiba siyasi hanedanların sporu da krizlerdir.
Papandreu'ların kuşaklar boyu siyaset ettikleri Yunanistan'ın yakın tarihinde işgal, iç savaş, darbe, Kıbrıs yenilgisi ve son ekonomik kriz benzeri sayısız çalkantı yok mu mesela?
Bizim hanedanlar
Bizde de siyaseti aile mesleği olarak benimsemiş hanedanlar var.
1995 seçimleri öncesinde Erdal İnönü ile birlikte bir otobüsle Trakya kentlerini dolaşıyorduk.
Kırsal kesimdeki bir kahvehanede Erdal Bey konuşuyor ve konuşması hoparlörle kahve dışına da duyuruluyordu.
Ben dışarıda bu konuşmayı dinleyen ve aralarında konuşan ikiTrakya köylüsünün arkasında durdum.
Şu diyaloga kulak misafiri olmuştum:
Birinci köylü- Kim konuşuyor te be?
İkinci köylü- Te be İnönü konuşuyormuş!
Birinci köylü - Tövbe... İnönü ölmedi mi te be!
Şu anda CHP'de İnönü ailesinden İsmet İnönü'nün torunu Gülsün Bilgehan milletvekili olarak görev yapmakta.
Mesela CHP Genel Başkan Yardımcısı olan Faik Öztrak da partideki üçüncü kuşak politikacı değil mi?
İlk Faik Öztrak (1882-1951), tek parti CHP'nin İçişleri Bakanı'ydı.
Onun oğlu Orhan Öztrak da (1914-95) çok partili dönemde CHP'nin İçişleri Bakanı'ydı.
Bir de hanedanları kendilerinde başlayıp kendilerinde biten ama kuşaklar boyu siyasetin zirvesinde kalmayı başaranlar var.
1960'lı yıllarda Türkiye'de görev yapan ve uzun yıllar sonra 1990'larda turist olarak Türkiye'yi ziyaret eden bir yabancı dostumla sohbet ediyordum.
O sırada televizyonda Demirel'le ilgili bir haberi veriyordu spiker.
Yabancı dostum "Demirel" adını duyunca bana "Bu Demirel benim bildiğim Demirel'in torunu mu" diye sormuştu.
Cumhuriyetçi hanedanlar
Bizde 2'nci Abdulhamid'in torunu olan Mehmet Burhanettin Efendi'nin oğlu (Ertuğrul Osman Osmanoğlu, 1912-2009) doğduğunda adını Ertuğrul koydukları zaman bazıları "Eyvah Osmanlı serüveni sil baştan yeniden mi başlıyor" dememişler miydi?
Neticede demokrasimiz yaşadıkça siyasi hanedanlara da, razıyız.
Çünkü çoğulcu demokrasiye sahip olmayan ama cumhuriyet rejimine sahip olan ülkelerdeki siyasi hanedanlar, despotizme kayıyor.
Suriye'nin Esad'ları (Hafız-Beşşar), Kuzey Kore'nin Kim'leri (Kim İl Sung-Kim Jong İl), Azerbaycan'ın Aliyev'leri ( Haydar- İlham), Küba'nın Castro'ları (Fidel-Raul) bunlara örnek olamaz mı?

08 Kasım 2011

Gül'den Suriye'ye Terör Örgütü Uyarısı



Financial Times gazetesine konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Suriye'yi bölücü terör örgütünü Türkiye'ye karşı kullanmaması yönünde uyardı. Gül, AB süreci, füze kalkanı ve İsraille ilişkiler konusunda da önemli açıklamalar yaptı.

Cumhurbaşkanı Gül, İngiliz Financial Times gazetesine verdiği röportajda uluslararası alandaki gelişmeleri değerlendirdi.
Financial Times'ta "Türk Cumhurbaşkanı Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkilerden memnun" başlığıyla yayımlanan röportajda, Türkiye'nin Ortadoğu'daki aktif siyasetine değinildi.
Röportajda Arap dünyasının Türkiye'nin laik, demokratik yapısından ve serbest pazar ekonomisinden etkilendiğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin yakından izlendiğini ve bu yüzden Arap dünyası üzerinde dolaylı bir etkisi olduğunu ifade etti.
"Böyle Bir Tehlikeli Oyuna Yeniden Girmeyeceğini Umuyoruz"
Suriye'nin bölücü terör örgütü mensuplarını daha önce topraklarında barındırdığını hatırlatan Gül, komşu ülkenin böyle tehlikeli bir oyuna yeniden girmeyeceğini umduğunu belirtti.
Böyle bir oyuna girmemesi konusunda Suriye'yi uyaran Gül, konuyu yakından izlediğini vurguladı.
AB Süreci, Füze Kalkanı ve İsraille İlişkileri de Yorumladı
Avrupa Birliği'ne üyelik konusunda da konuşan Gül, Türkiye'nin Maastrich kriterleri açısından birçok birlik üyesinden daha iyi durumda olduğunu söyledi.
Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkilerin çok iyi olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Gül, ülkeye konuşlandırılan radarın İran'a karşı değil füzelere karşı bir sistem olduğunu kaydetti.
İsrail ile ilişkilerdeki gerginlik konusunda ise Gül, bazı Amerikalı yetkililerin Türk liderleri değil Netanyahu hükümetini sorumlu tutma eğiliminde olduklarını belirtti.

Topbaş'tan "Harç Alınmasın" Önerisi


İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş, İstanbul'da kentsel dönüşüm çerçevesinde yapılacak yeniden yapılandırma çalışmalarında yıkılan binanlardan imar harcı alınmaması önerisini getirdi.

Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, depreme karşı kentsel dönüşüm çalışmalarında İstanbul'da gözle görülür bir hareket başlatacaklarını açıkladı.
"Depremle ilgili bizim jeolojik çalışmalarımız bitti. Belediye hizmet binaları viyadükler tamamlandı. Şimdi sıra halkın yapılarında. Tabi burada halkın duyarlılığı önemliydi.Van depremi tekrar hatırlattı. Ve burada tüm siyasiler destek verdiği için yeni bir düzenlemeye gidilecek." diyen Topbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz istanbul'un bazı noktalarında bunu başlattık. Zeytinburnu'nda, Beyoğlu'nda, özellikle Sütlüce'de bir bölge getirildi önümüze. Aynı şekilde Esenler'de, aynı şekilde Güngören'de aynı şekilde Bağcılar'da ve şehrin birçok noktasında çalışmalar yapılıyor. Yerinde dönüşüm alanlarındaki yapıların maliyetlerini düşürme adına vereceğimiz kısmi imarla birlikte kolaylık sağlayacağız. Daha önce harç ödemişlerse, iskan almışlarsa, plan tasdik karşılığı vermişlerse bunlardan muaf olmalılar. Yani bazı muafiyetler getirilmeli. Teşvik edici destekleyici bir takım düzenlemeler yapılacak yasada. Bu süreçte gözle görülür bir hareketlilik yaşanacak İstanbul'da."

Kirleten Şirketlere "Karbon" Vergisi


Avustralya'da tartışmalı karbon vergisine onay çıktı. Senato'da 32'ye karşı 36 oyla kabul edilen yasayla, ülkede çevreyi en çok kirleten 500 şirket, yaydıkları karbondioksitin tonuna 24 dolar ceza ödeyecek.

Avustralya dünyanın en büyük kömür ihracatçısı konumunda bulunuyor. Sera etkisine yol açan gaz salımlarının kişi başına oranının en yüksek olduğu ülkelerin de başında geliyor. Ayrıca Avustralya, gaz salımlarının azaltılmasını öngören Kyoto Protokolünü de imzalamış değil.
Konuyla ilgili açıklama yapan Avustralya Başbakanı Julia Gillard, "Bugün Avustralya, karbon salımı konusunda bir yasayı uygulamaya koyuyor. Bu yaklaşık 25 yıllık bilimsel uyarılar, parlamentodaki 37 farklı soruşturma ve sayısız tartışmanın ardından sağlanan bir uzlaşı. Bugün, ülkemiz bunu yapmalı. Bu karbon salımının azaltılması konusunda en etkin adımlardan biri" dedi.
Söylediğinin Tersini Yaptı
Aslında bu sözleri sarfeden Avustralya Başbakanı Gillard, geçen yılki seçimlerden önce böyle bir vergiyi gündeme getirmeyeceğini açıklamıştı. Ancak geçen yılki seçimde tekbaşına iktidar olamayan Gillard, Yeşiller'in desteğiyle başbakan olmuştu. Şimdi vergiyle, bu desteğe karşılık verdiği görüşü hakim..
Başbakan'a "Sözünü Tutmadı" Eleştirisi
Gillard'ı eleştiren muhalefetteki Liberal Parti senatörü George Brandis, "Bu kararın hayaleti, sizi bir sonraki seçimde yalnız bırakmayacak. Avustralya halkına sözünüzü tutmadınız" diye konuştu.
Vergiyi eleştirenler, ülkede istihdam kaybına neden olacak yasayla, geçim masraflarının da artacağını savunuyor. Ülkede gayrisafi yurtiçi hasıla son çeyrekte arttı ancak işsizlik son 10 ayın en yüksek düzeyinde...
Gillard: "Ülkemizin Geleceği Açısından Hayati"
Ama Gillard, halka ve ülke geleceğine dair bir yükümlülük üstlendiği görüşünde...
Gillard, "Bu reform ülkemizin geleceği açısından hayati. Yapılması gereken buydu. Bu karbon salımını azaltmanın en etkin yolu ve temiz bir enerjiyle yaşamamızın da ilk şartı" şeklinde konuştu.
1 Temmuz 2012'te Yürürlüğe Girecek
1 Temmuz 2012'den itibaren yürürlüğe girmesi öngörülen yasayla çevreyi en fazla kirletenlere ceza getiriliyor ve ülkenin 2020 yılına dek ürettiği karbondioksit miktarının 159 milyon ton azaltılması hedefleniyor.
Çevreyi en çok kirleten 500 şirketin çevreye yayılan karbondioksit tonu başına ödeme yapmasını öngören yasa, tarım ve ormancılık sektörlerini kapsamıyor.

Başbakan Sözünü Tuttu


Başbakan Erdoğan, Rizeli esnaf Enver Aslan'a 15 yıl önce verdiği söz üzerine dün iş yerine giderek ziyaret etti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kurban Bayramı dolayısıyla geldiği Rize'de, Cumhuriyet Caddesi'nde yer alan ve elektronik eşya ile müzik aletleri satışı yapılan dükkana gelerek, iş yeri sahibi Enver Aslan'ı ziyaret edip bir süre görüştü.
Enver Aslan (78), Başbakan Erdoğan'ın kendisini ziyaretine ilişkin yaptığı açıklamada, yaklaşık 15 yıl önce bir iş dolayısıyla gittiği İstanbul'dan uçakla dönerken, söz konusu dönemde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Başbakan Erdoğan'ın aynı uçakla Trabzon'a geldiğini söyledi.
Uçakta yolcular ile tokalaşan Başbakan Erdoğan'ın, Trabzon'da bir öğle yemeğine katıldıktan sonra Rize'ye geleceğini söylediğini ifade eden Aslan, bu sırada kendisine Rize Belediyesi yanında iş yeri olduğunu ve kahve içmeye davet ettiğini, bunun üzerine de Erdoğan'ın fırsat bulursa gelebileceğini söylediğini anlattı.
"40 Yıl Daha Bekleyemem"
Bu olayın ardından Kurban Bayramı dolayısıyla önceki gün Rize'ye gelen Başbakan ile kentte kurulan bayramlaşma çadırında karşılaştığını anlatan Aslan, sözlerine şöyle devam etti:
''Aradan 15 sene geçti, Başbakan Erdoğan'ın dükkanıma gelerek kahve içme fırsatı olmadı. Kurban bayramı dolayısıyla Rize'ye geldi, çadırda bayramlaşırken kendisine, 'bir kahvenin 40 yıl hatırı vardır, 40 yıl daha bekleyemem, yaşım müsait değil' dedim. 'Müsaitsen kahvemi gel iç, vazifeni yap' dedim. O da 'memnuniyetle, dükkanın yerinde mi' dedi ve dükkanıma geldi, bir saat kadar burada sohbet ettik. Kendisine dükkanı ziyaretinden dolayı kemençe ve maket gemi armağan ettim'' diye konuştu.

Partilerarası Bayramlaşma Yapıldı

Bayram sevinci yaşanırken deprem acısı da unutulmadı.
AK Parti'den deprem yasasının kısa süre içinde çıkarılacağı müjdesi geldi.
Bayramlaşmalarda öne çıkan diğer başlıklar, terörle mücadele ile yeni anayasa çalışmaları oldu .
Siyasetin gergin atmosferi unutuldu . İktidar ve muhalefet temsilcileri Bayramda bir araya geldi .
CHP Genel Başkanı Atilla Emek, "Bütün burukluklarımıza acılarımıza rağmen milletçe yaşadığımız Kurban Bayramımızın hayırlı olmasını diliyorum." dedi.
Bayramlaşmalar sırasında bir de müjde geldi .
Ak Parti, deprem yasasını bu yıl bitmeden çıkarmakta kararlı .
AK Parti Genel Başkan Yrdımcısı Reha Denemeç, "Burada artık işin sıkı tutulması, cezai müeyyidelerin artırılmasını sağlayacak bir düzenlemeye de gidiliyor.'' dedi.
MHP heyetinin AK Parti ziyaretinde de terör konuşuldu.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya, "Terörle mücadelede sonuna kadar gidilmesi gerekiyor." dedi.
DSP'den Özür İtirafı
Ve günün en ilginç diyaloglarından biri .
DSP heyeti AK Parti'yi ziyaret ederken "özür" itirafı yaşandı.
DSP Genel Saymanı Yüksel Erdoğan, 2001 krizi nedeniyle Türk halkından özür dilediğini söyledi.
DSP Genel Saymanı Yüksel Erdoğan, "Ben bugünkü DSP'nin yetkili bir kişisi olarak o günkü yöneticilerimiz adına halkımızdan özür diliyorum; 2001 kriziyle yarattığımız sıkıntıdan ötürü." dedi.
Ancak bu özüre yine bir DSP'li olan Osman Çoban'dan tepki geldi.
DSP Disiplin Üyesi Osman Çoban, "Burası yeri değil." dedi.
CHP AK Parti buluşmasında yaşanan bakanlık tartışması da bir hayli ilginçti .
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Haluk İpek, CHP'li Emrehan Halıcı'ya bakan olup olmadığını sordu.
Halıcı, "İlk seçimde olur inşallah" dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Fait Öztrak, "İlk seçimde bekliyoruz." dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Haluk İpek, "Biraz zor gibi..." dedi.
Tutuklu milletvekillerinin durumu da gündeme geldi .
Haluk İpek, "Yargılanma safhasının bir an önce tamamlanıp bitmesi hepimizin dileğidir. İnşallah demokrasimiz çok daha fazla zarar görmeden bunu da Türkiye aşacaktır diye umuyorum." dedi.
AK Parti heyetinin MHP ziyaretinde de yeni anayasa çalışmaları ön plana çıktı.
CHP heyetinin, MHP'deki bayramlaşma randevusuna geç kalması da espri konusu oldu.

Facianın Eşiğinden Dönüldü!

Gaziantep Asri Mezarlığı'nda çocuklar el bombası buldu. Çocukların bombayla oynamaması faciayı önledi.

Gaziantep'te büyük bir facianın eşiğinden dönüldü.
Görgü tanıklarının ifadesine göre; 12 yaşlarında bir çocuk mezarlığa bir poşet bıraktı. Mezarlığa oynamaya giden çocuklar poşette el bombasını görünce yetkililere bildirdi.
Çocukların bombayla oynamaması faciayı önledi.
Olay yerine gelen polis ekipleri bombayı incelenmek üzere Emniyet Müdürlüğü'ne götürdü. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Suriye'de Ölü Sayısı 3 Bin 500'ü Aştı

Suriye'de Mart ayından bu yana şiddet olaylarında ölenlerin sayısı 3 bin 500'ü geçti. Birleşmiş Milletler'in açıklaması, Suriye'de ordunun ülkenin üçüncü büyük kenti Humus'ta yaşanan katliamların ardından geldi.

Esed Garanti Vermişti Ama...
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, geçen hafta Arap Birliği planını kabul ederek, ordunun sokaklardan çekileceğine dair garanti vermişti. Ancak anlaşmanın açıklanmasından bu yana her ne kadar bağımsız kaynaklarca doğrulanamasa da Suriye'den şiddetin sürdüğüne dair bilgiler gelmeye devam ediyor. 
 
Humus'ta Ev Ev Arama
Günlerdir tankların bombaladığı Humus'ta askerlerin ev ev arama yaptığı bildiriliyor. Muhalifler, kenti felaket bölgesi olarak niteliyor. 
Humus'un yanısıra Hama ile İdlib'de de düzenlenen son operasyonlarda 9 kişinin daha hayatını kaybettiği bildiriliyor.
Ölü Sayısı 3 Bin 500'ü Aştı
Birleşmiş Milletler verileri ise, Suriye'de hükümetin göstericileri bastırmak için düzenlediği operasyonlarda ölenlerin sayısının Mart ayından bu yana 3 bin 500'ü aştığı yönünde.
Örgüt sözcüsü Ravina Shamdasani, Arap Birliği ile Suriye arasındaki uzlaşının yürürlüğe girmesinden bu yana ölenlerin sayısının da 60'ı geçtiğini duyurdu. 

ABD, Irak'taki askeri üssünü boşaltıyor

ABD ordusu, Irak'taki en büyük üssünü gelecek ay Irak yönetimine devretmek üzere boşaltıyor. Bu arada Saddam'ın hücresindeki tuvalet sökülerek ABD'ye gönderildi.

Başkent Bağdat'taki uluslararası havaalanının yakınlarında yer alan Victory Üssü, yaklaşık 40 bin asker ve 25 bin görevliye ev sahipliği yapıyordu.
ABD'nin Irak'taki 505 üssünden en büyüğü olan ve şu an 4 bin askerin kaldığı Victory Üssü yetkilileri, üsteki maddi değeri 100 milyon doları aşan binalar, su tankerleri, jeneratörler ve diğer ekipmanların da Irak hükümetine bırakılacağını açıkladı.
Yaklaşık 47 kilometre dikenli telle çevrili olan askeri üs, aynı zamanda eski Irak lideri Saddam Hüseyin ile kuzeni ve sağ kolu Kimyasal Ali'ye de evsahipliği yapmıştı.
Saddam Hüseyin, 2004'ten idam edildiği 2006 yılına kadar Victory Üssü'nde inşa edilen 3x7,5 metrelik penceresiz bir hücrede tutuklu kalmıştı.
Bu arada Saddam'ın hücresindeki tuvalet sökülerek ABD'ye gönderildi.
Paslanmaz çelik klozet ve hücrenin çelik kapısının, ABD'deki bir askeri müzede sergileneceği bildirildi.
ABD ordusunun, halihazırda Irak'ta 12 üste 31 bin askeri var. Bu askerlerin de yıl sonuna kadar ülkeden ayrılması öngörülüyor.

07 Kasım 2011

"Kürtler hiçbir zaman bölücü olmamıştır"

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin,''Kürt insanı hiçbir zaman bölücü değildir, olmamıştır'' dedi

AK Parti Ordu İl Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen bayramlaşma programına katılan Bakan Şahin,gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

AK Parti'nin kendine oy vermiş veya vermemiş herkesin sorumluluğunu üzerinde hisseden bir parti olduğunu ifade eden Şahin şöyle konuştu:

''Devlet, ülke, bayrak bizatihi milletin kendi varlığı, her partinin olduğu gibi doğal olarak AK Parti'nin de üzerinde ki değerlerdir. Bu değerler siyasi partilerin ilkeleri ve varlıklarının da üzerindeki değerlerdir. Dolaysıyla bu ülkedeki her siyasi parti öncelikle, ön kabul olarak bu ülkenin hepimiz için olmazsa olmaz değerlerinin önemini kabul ederek ondan sonra kendi siyasetlerini şekillendirmek durumundadırlar. Böyle midir? İlke olarak böyledir. Böyle olmuş mudur? İstisnaları vardır. Bugün var mıdır? Bu günde maalesef vardır. İşte devlet olarak, devleti idare eden hükümet olarak, hükümeti kuran AK Partiolarak biz böyle bir gerçekle de karşı karşıyayız. Bir tarafta bu ülkede milletin birliğini, bölünmezliğini, misak-ı milliyi kabul eden siyasi partiler, bir tarafta da bu ülkede, bu ülkenin özgürlüklerinden, demokrasisinden, hukukundan yararlanarak, bu ülkeyi varlığı ile birliği ile sıkıntılı hale getirmek isteyen siyasi partiler de vardır. Bu partiler toplum tarafından benimsenirler mi? Bana göre mümkün değil, 200 yıl geçse yine benimsenmez, o halde sıkıntı nedir? Sinek küçükse de mide bulandırıyor.''

"KAN DÖKMEK İÇİN OLUŞMUŞ ŞEBEKE"
Bakan Şahin ülkenin özgürlüklerinden yararlanarak, bu ülkenin bir bölümüne veya bir kesimine 'özgürlük' getirmek adına kan dökmek için oluşmuş bir şebekenin bulunduğunu da vurgulayarak, şöyle devam etti:

''O şebeke uzaklardan, sınır ötesinden sınır içerisine, dağlara, tenha yerlerden son zamanlarda şehir merkezlerine kadar toplumun farklı kesimlerine kadar, üniversitelerine, bir kısım basın kurumlarının içerisine, ekonomik yapıya, sokağa kadar inmek suretiyle,gündüz külahlı gece silahlılardan oluşan bir büyük yapıyı adeta ahtapotun kolları gibi bu devletin varlığına kastetmek için oluşturmuş durumdalar. Bu yapı şehirde oluşmuş. Böyle bir yapıyı, geçmişte de bu millet, bu devlet bertaraf etti. Bunun nice benzerleri cebelleş oldu. Yerel tabiriyle bela oldu. Her defasında, belki hızımızdan gücümüzden kaybederek bu belalar defedildi, bugün yine defedilecek. Def edilmeye de başlandı mı? Başlandı. Devam edebilir mi? Edecek'' diye konuştu.

"KÜRT İNSANI HİÇBİR ZAMAN BÖLÜCÜ DEĞİLDİR"
Silahlı Kuvvetler'in gerçekleştirdiği operasyonlarda etkisiz hale getirilen Sezer Arslan'ın evine babası Mehmet Arslan tarafından Türk Bayrağı asıldığını hatırlatan Bakan Şahin, ''İşte Sezer Aslan'ın babası dedi ki 'hadi oradan, yeter atık düşün yakamızdan, pis yılanlar, zehirli yılanlar, keneler, düşün artık Kürt insanının da bölge insanının da yakasından. Ben söylemedim bunu. Hatta bana dendi ki Bakan olarak, 'ertesi gün şu Sezer'in babasını arasanız da tebrik etseniz'. ''Hayır' dedim. Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki maalesef uzaktan Çankaya'dan, Nişantaşı'ndan, Etiler'den boğaza bakarak denizi seyrederek, yeşilliklere bakarak, kağıdı kalemi eline almış, muhtemelen de saatine bakarak, içeceğini yudumlayarak yazı yazan birileri benim yaşadığım gerçeği, benim gördüğüm Hakkari'yi, Muş'u farklı yazıyorlar. Bunu da farklı anlatırlar. Ben ertesi gün Mehmet Arslan'ı ararsam, pekala diyeceklerini biliyorum ki, 'Mehmet Arslan'ı bu İçişleri Bakanı önceden veya sonradan yönlendirdi. O da onun için belki bir bayrak astı diyeceklerdir. Bu kadar da gafiller var. Bu kadar da hıyanete yakın tutum ve davranış içerisinde olanlar var. Bu memleketin acı gerçeği karşısında. Ben Mehmet Arslan'ı gazetelerden öğrendim. Mehmet Arslan memleketini vatanını çocuğundan da daha çok sevdi ki vatanın bağımsızlığını sembolize eden bayrağı önce evine, sonra da hislerine hakim olamadı, oğlunun mezarının başına dikti. İşte gerçek Türk insanının, Kürt insanının mertliği, yiğitliği, inancı budur. Kürt insanı hiçbir zaman bölücü değildir, olmamıştır.''

"KCK, KÜRTLER'İ KÖLELEŞTİRME HAREKETİ"
Bakan Şahin, Kürt insanının esas itibariyle herhangi bir sorunu olmadığını dile getirerek, ''Sorun sorun diyorlar. Sorun ne? Ben arıyorum sorunu bulamıyorum.'' dedi.

''Sorun yol mu? Sorun şarkı mı? Sorun kıyafet mi? Sorun ibadet mi? Sorun hastane mi?'' diyen Bakan Şahin, şunları kaydetti:

''Havadan geziyorum bölgeyi, bir şantiye halinde. Karadan geziyorum bölgeyi, her taraf imar halinde. Bir şey eksik, halka zorla sandık başına yönlendirilerek verdirilen oylarla seçilmiş belediyelerin pislikleri ortada dolanıyor o bölgede. Bir şey eksik o. Hakkari'ye gidiyorum. Belediye Başkanına örgüt, hangi örgüt? Ezberlediniz artık, KCK. Ne demek bu KCK bilirsiniz. Kürtleri cebren köleleştirme hareketi. Emir veriyor Yüksekova Belediye Başkanı'na, 'İçişleri Bakanı geliyor. Bölgeyi terk edin.' Niye? İçişleri Bakanı gelecek. Hakkari'de kanalizasyon yok. Her tarafı pislik götürüyor. Ben de gidiyorum. Hakkari'nin kanalizasyonunu birlikte belediye başkanı ile konuşalım diye. Tarih ne zaman? Bu kayıtlar gidecek onlara. 14 Ağustos günü Hakkari'ye gideceğim. Yüksekova'nın içme suyu yok. İnsanlar gayri medeni bir şekilde yaşıyorlar. Gecekondu şehri. Her tarafını toz, kirlilik götürüyor. Ama orada bir partinin belediyesi var. Halka bakıyorsun, masum. Nasıl olmuş? Sözüm ona demokrasi. Adı barış, soyadı demokrasi. Ne dedim bir zamanlar. Tersten okursanız ne olduğunu çok iyi anlarsınız. Formülünü söyledim. Barış dedikleri yerde öldürme, demokrasi dedikleri yerde zulüm. Böyle okursanız, meseleyi kavrarsınız. Hakkari'ye gidiyor devletin İçişleri Bakanı, kanalizasyonu ve suyu çözmek için. Bütün samimiyetimle gidiyorum. Ondan sonra da doğal olarak bütün yetkimi kullanıyorum ve diyorum ki acaba bu Hakkari bu kadar rezil daha önceden Hakkari'de teftiş yapmış bir devlet memuruydum. O zamanın Hakkari'si şimdi ki Hakkari'sinden çok daha bakımlı, çok daha medeni bir şehirdi inanın. Bugün karmakarışık. Vali bey yol yapacak, kaldırım yapacak. O müteahhitlere saldıracaklar, tehdit edecekler. Nedir istediğin o zaman? Yatırım mı? İstediğin kadar. Özgürlük mü? Sınırsız. Ne kadar biliyor musunuz? Bölmek istediğin ülkenin, bölünmesi için çalışacak kadar özgürlük var orada.''

Bakan Şahin ayrıca örgütün yapısının farklı ırklardan bir araya getirilerek ortak payda da buluşturulduklarını belirterek, ''O ortak paydanın özellikleri de dinsizlik ve inançsızlık'' dedi.

Bakan Şahin Ordu'daki temaslarının ardından kara yolu ile önce Samsun'a, daha sonra da uçakla İstanbul'a hareket etti.

06 Kasım 2011

Rahmi Koç: "Allah’a şükür AB üyesi değiliz"

ABD’nin en önemli iş dünyası dergilerinden BusinessWeek’e konuşan Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç, "Allah’a şükür AB üyesi değiliz" dedi.

Koç, BusinessWeek dergisinden Charlie Rose’a şirketindeki gelişmelerden, Türk ekonomisi ve Avrupa Birliği sürecine kadar birçok önemli açıklama yaptı.

Kendisinden sonra iş arkadaşlarının Koç Holding’de oldukça başarılı performans sergilediğini belirten Koç, Türk ekonomisin hızla büyüdüğünü ve Avrupa’daki olası bir ekonomik durgunluktan derinden etkileneceğini belirtti.
           
ALLAH’A ŞÜKÜR ÜYE DEĞİLİZ      

Koç, Türkiye’nin AB üyeliği sürecine yönelikde ilginç açıklamalarda bulundu. Koç, "Şu anda AB’ye girmek için doğru bir zaman değil. Allah’a şükür AB üyesi değiliz. Ancak ben Türkiye’nin üye olması gerektiğini düşünüyorum. Aslında bu her iki tarafında çıkarına uygun. Türkiye ekonomisi genç ve büyüyor ve oldukça dinamik" dedi.

Rahmi Koç’un söyleşinden dikkat çeken satırbaşları şöyle:

-- Avrupa Birliği kapısında durmak Türkiye’yi tabii ki yordu. Sadece bizleri değil, birlik içinde bize tam destek veren ülkeleri de yordu.

-- Türkiye, 1978'de o zaman 5-6 üyeli birliğin davetine 'yeteri kadar ekonomimiz hazır değil' diyerek olumlu yanıt vermemişti. 44 milyonluk bir nüfus vardı. Ancak şu anda 75 milyonluk genç ve ekonomisi dinamik bir ülkeyiz.

-- Türkiye, Osmanlı'dan beri Avrupa'nın ekonomik, tarihi ve sosyal açıdan bir parçası.

-- Euro, Avrupa için bir şans değil ama devam etmeli. Üyeler arasında eski para birimlerine dönmek isteyenler var. Tek bir bayrak, tek bir dış politika, tek bir para politikası gerçekten zor."