Afet riski altındaki alanlarda “kentsel dönüşüm” uygulanmasına ilişkin yasa tasarısı için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Bakanlar Kurulu’na yapılan sunuma göre, Türkiye’de 12 milyon konut risk altında bulunuyor.
Kentsel Dönüşüm Yasa Tasarısı’nın Bakanlar Kurulu’nda görüşülmesi sırasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan sunum korkunç gerçeği bir kez daha ortaya çıkardı. Türkiye’nin deprem riskinin gözler önüne serildiği sunumda, “60 milyon nüfus, 12 milyon konut ve 400 milyar dolarlık altyapı ve makine parkının deprem riski altında olduğu” belirtildi.
Habertürk gazetesinin haberine göre, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sunumuna göre, Türkiye’de 1903 yılından günümüze kadar hasar doğuran 130 depremde 110 bin kişi yaşamını yitirirken, 2 milyon ev de kaybedildi.
İSTANBUL SENARYOSU
“Ülke zenginliğimizin yüzde 90’ı ciddi deprem riski altındadır” denilen sunumda, “Bununda nüfusun 60 milyonu, konutların 12 milyonu ve 400 milyar dolarlık altyapı ile makine parkı anlamına geldiği ” vurgu andı. Sunumda, Türkiye’nin son 100 için de depremlerde ortalama her yıl milli gelirinin yüzde 1’ini kaybettiği ifade edildi. Bakanlığın sunumunda, İstanbul için daha önce dile getirilen deprem senaryosuna da yer verildi. İstanbul’da 7.0 veya üzeri bir depremde 50 bin ila 100 bin insanın hayatını kaybedebileceği belirtilirken, böyle bir İstanbul depreminde üretim kaybı, ekonomik büyümede duraksama, ekonomik, sosyal ve siyasal kaos, salgın hastalıklar, otorite boşluğu yaşanmasının beklendiği dile getirildi.
“Ülke zenginliğimizin yüzde 90’ı ciddi deprem riski altındadır” denilen sunumda, “Bununda nüfusun 60 milyonu, konutların 12 milyonu ve 400 milyar dolarlık altyapı ile makine parkı anlamına geldiği ” vurgu andı. Sunumda, Türkiye’nin son 100 için de depremlerde ortalama her yıl milli gelirinin yüzde 1’ini kaybettiği ifade edildi. Bakanlığın sunumunda, İstanbul için daha önce dile getirilen deprem senaryosuna da yer verildi. İstanbul’da 7.0 veya üzeri bir depremde 50 bin ila 100 bin insanın hayatını kaybedebileceği belirtilirken, böyle bir İstanbul depreminde üretim kaybı, ekonomik büyümede duraksama, ekonomik, sosyal ve siyasal kaos, salgın hastalıklar, otorite boşluğu yaşanmasının beklendiği dile getirildi.
DÖNÜŞÜM NASIL OLACAK?
- Riskli yapılar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TOKİ veya belediyeler tarafından belirlenecek.
- Riskli yapılar Tapu Sicil Müdürlüğü’ne bildirilecek.
- Kentsel dönüşüme tabi tutulacak alanlardaki riskli yapıların sahipleri ile öncelikle anlaşma yolu aranacak.
- Anlaşan maliklere ya da içinde oturanlara geçici konut tahsisi veya kira yardımı yapılacak.
- Anlaşan mülk sahipleri binaları kendileri yıkacak. Aksi takdirde yıkım işlemi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yaptırılacak. Kararlar, hissedarların 2/3’ünün ortak kararıyla alınacak. Karara katılmayan hissedarların payları açık artırmayla diğer maliklere satılacak. Satılmazsa rayiç bedel üzerinden satın alınarak Hazine adına tescil edilecek.
- Hissedarların 2/3’ünün ortak kararı olmadığı takdirde gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmazlar için kamulaştırma veya acele kamulaştırma yapılacak.
- Anlaşma yoluyla yıktırılan yapıların sahiplerine ve bu yapılarda en az 1 yıldır ikamet ettiği tespit edilenlere konut, iş yeri, arsa veya dönüşüm gelirlerinden kredi verilebilecek.
- Yoksul ve dar gelirlilere verilecek konut veya işyerleri için uzun vadeli kredi imkânı sağlanacak.
‘FİKİRTEPE'DE UYGULAMA SORUNLU’
Kentsel dönüşüme ilişkin bugüne kadar farklı birimler tarafından, sorunlar ortaya çıktıkça geliştirilen düzenlemeler ve uygulamalarla çözüm bulunmaya çalışıldığı belirtilen sunumda, hazırlanan yasa tasarısıyla soruna bütüncül bir çözüm getirileceği kaydedildi. İstanbul Fikirtepe’de kamu desteği olmadan, parseller büyüdükçe imar hakkının artırılması şeklinde bir dönüşüm modeli uygulandığı anlatılan sunumda, ancak uygulamada sorunlarla karşılaşıldığı, parsel maliklerinin kendi aralarında anlaşamadıkları, müteahhitlerle karşı karşıya geldikleri ifade edildi.
Kentsel dönüşüme ilişkin bugüne kadar farklı birimler tarafından, sorunlar ortaya çıktıkça geliştirilen düzenlemeler ve uygulamalarla çözüm bulunmaya çalışıldığı belirtilen sunumda, hazırlanan yasa tasarısıyla soruna bütüncül bir çözüm getirileceği kaydedildi. İstanbul Fikirtepe’de kamu desteği olmadan, parseller büyüdükçe imar hakkının artırılması şeklinde bir dönüşüm modeli uygulandığı anlatılan sunumda, ancak uygulamada sorunlarla karşılaşıldığı, parsel maliklerinin kendi aralarında anlaşamadıkları, müteahhitlerle karşı karşıya geldikleri ifade edildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder