14 Ocak 2012

JİTEM'in eski karargâhında çıkan kafatası sayısı 11'e yükseldi


Diyarbakır'ın Suriçi semtinde, bir dönem JİTEM karargâhı olarak kullanılan binanın yan tarafında çıkan kafatası sayısı 11'e yükseldi. Diyarbakır Özel Yetkili Savcısı kemiklerin çıkarıldığı kazı bölgesindeki çalışmaları geniş güvenlik tedbirleri altında yoğunlaştırdı.
JİTEM Grup Komutanlığı'nın, 1990'lı yıllarda sorgu ve işkence üssü olarak kullandığı bölgede 15 cesedin olduğu iddia edilmişti. Şu ana kadar çıkan kafatası ve kemiklerin sayısında artış olması dikkatleri tekrar bölgeye yoğunlaştırdı. Kültür Bakanlığı tarafından açık hava müzesi haline getirilmek amacıyla restorasyonu 2 yıldan bu yana süren İç Kale bölgesinde doğalgaz borusu döşemek için kazı çalışması yapılıyor. Kemik ve kafataslarının çıkmasından sonra Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı duruma el koymuştu. Özel Yetkili Savcıların devreye girmesiyle kazı alanı genişletilmişti. Güneydoğu'daki faili meçhuller sebebiyle isminden sıkça söz edilen Suriçi'ndeki JİTEM merkezinin bulunduğu bölgede çıkan kemiklerin, faili meçhule kurban giden kişilere ait olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor.

13 Ocak 2012

Bir skandal daha: Gata'nın nalburları

Akit'in ele geçirdiği görüntüler, GATA'da insana verilen değeri ortaya koydu. Görüntüler, tedavi gören 5 hastanın nalburlarda satılan plastik kelepçe ve hijyen değeri olmayan yapı malzemeleri ile ameliyat edildiğini gözler önüne seriyor.
Arnavut asıllı bir vatandaşın kemoterapi yeterli olduğu halde işkence gibi bir operasyonla ameliyat edilmesi, Mehmetçiğe sözde tedavi adı altında elektromanyetik şok verilmesi, hijyen kurallarına dikkat edilmediğiiçin onlarca hastanın süper enfeksiyondan ölmesinden sonra, GATA bir kez daha gündemde. Akit'in ele geçirdiği resim ve videolar GATA'da insan hayatının nekadar ucuz olduğunu ortaya koydu. Hastanenin Göğüs Cerrahi Kliniği'nde tedavi gören N.B., Ş.B., İ.E., M.Ş.P. ve M.L isimli 5 hastanın ameliyatının yapı sanayinde kullanılan plastik mühürle yapıldığı ortaya çıktı.
GATA'DA REZALET ÜSTÜNE REZALET
Daha önce GATA Nöroloji Kliniği'ndeTbp. Bnb. Vedat Semai Bek'in askerlere uyguladığı elektromanyetik şok ve GATA Onkoloji Kliniği'nde Tbp. Tuğgeneral Prof. Dr. Fikret Arpacı'nın Sağlık Bakanlığı ve Etik Kurul izni olmadan uyguladığı kemoterapiden sonra şimdide nalbur malzemesiyle ameliyat gündeme damgasını vurdu. Edinilen bilgiye göre GATA Göğüs Cerrahisi'ndeki işkence gibi ameliyatlar dramatik boyutlara ulaşmış durumda. GATA Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Tabip Albay Prof. Dr. Onur Genç ve Tabip Albay Prof. Dr. Sedat Gürkök'ün ameliyatlarda tıbbi malzemeyle uzaktan yakından alakası olmayan inşaat malzemeleri kullandığı belirtildi. Göğüs Cerrahi Servisine yatan N.B., Ş.B., İ.E., M.Ş.P., M.L isimli hastalara yapılan operasyonlarda açılan kesitlerin birleştirilmesinde nalbur ve elektrikçilerde 100 tanesi 9 liraya satılan plastik mühür (kelepçe) kullanıldığı ifade edildi.
GATA'YA ÖZEL TIBBİ MALZEMELER
Konuyla ilgili yapılan araştırmalar neticesinde Tabip Albay Prof. Dr. Onur Genç ve Tabip Albay Sedat Gürkök'ün bu yöntemi onlarca hastada daha uyguladıkları öğrenildi. İkilinin 5 hasta üzerinde adeta deney yaptığı, normal şartlarda en küçük ameliyatlarda dahi alınması zorunlu olan yazılı ameliyat onay formunun olmadığı ifade edildi. Göğüs kemiğinin kapatılması, kırılan kaburga kemiklerinin tekrar birleştirilmesinde dünyanın her yerinde öncelikli olarak çelik tel sütürler ve bu iş için onay almış titanyum plaklarla termoreaktif klipler kullanılmasına rağmen, GATA'da yapılan operasyonda birim fiyatı 1 kuruşun bile altında sanayi malzemesinin kullanılması dikkat çekti. Tıp literatüründe örneğine rastlanılmayan uygulama ile ilgili hastane bilgi sisteminde veri bulunmuyor.
NALBUR MALZEMESİ KAYITLARA GEÇMEMİŞ
Edinilen bilgiye göre 25.12.2011 tarihi itibariyle hastane bilgi sisteminde olması gereken acil patoloji raporları da bulunmuyor. Budurum yapılan operasyonun bilimsel tanımlamasının yapılmadığını ve işlemde kullanılan materyalin bildirilmediğini ortaya koyuyor.
ÖLÜMÜN KOL GEZDİĞİ HASTANE
12 Eylül Darbesi'nin kilit ismi ve 20. Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay'ın geçtiğimiz Ağustos
ayında Ankara GATA'da hayatını kaybetmesinin altından skandal çıkmıştı. GATA yoğun bakımda Torumtay'a 'hastane virüsü' denilen ölümcül Acinetobacter, Pseudomonas ve Pseudomonas Aeruginusa virüsleri bulaştığı belirtilmişti. Akit'e ulaşan belgelere göre GATA'daki hastane enfeksiyonun Torumtay dahil 7 hastaya daha bulaştığı 3'ünün hayatını kaybettiği ifade edilmişti. Bugün gazetesinde yer alan haberde ise, Arnavut asıllı bir vatandaşa yapılan operasyonda işkence yöntemlerine başvurulduğu,kemoterapi uygulanabilecekken hastanın göğüs kafesi açılıp, belirtilen plastik malzeme ile kapatıldığı ifade edilmişti.

12 Ocak 2012

'Suriye'ye müdahalede Türkiye kilit rol alacak'


Rusya, NATO üyeleri ve bazı Körfez ülkelerinin Suriye'ye askeri müdahale yapmaya hazırlandığına dair istihbarat aldığını iddia etti. Rusya'ya göre, Şam'a müdahalede Türkiye kilit rol üstlenecek.


Uzun süre Rus iç istihbarat Servisi FSB'nin başkanlığını yapan ve şu anda Rusya Güvenlik Konseyi Başkanı olan Nikolay Patruşev Rus İnterfaks ajansına yaptığı açıklamada, bazı NATO üyesi ülkelerin Suriye'ye askeri müdahale hazırlığı yaptığına dair bilgiler elde ettiklerini söyledi. Patruşev, NATO üyesi Türkiye'nin bu konuda kilit rol oynayabileceğini savundu.
ABD ve Türkiye'nin Suriyeli isyancıları korumak için Suriye içinde uçuşa yasak bölge oluşturulması olasılığı üzerinde çalıştığını savunan Patruşev, ''Bize bazı NATO üyesi ve Körfez ülkelerinin dolaylı müdahaleden doğrudan askeri müdahaleye geçmek için Libya benzeri senaryo üzerinde çalıştıklarına dair bilgi geliyor'' dedi.
SURİYE'YE BASKI NEDENİ İRAN 
Patruşev, Batı'nın Suriye'ye muhaliflere baskı yaptığı için değil, İran'la ittifakı sona erdirmediğini için baskı yaptığını savundu.
Sovyetler Birliği'nden beri Suriye ile geleneksel dostluk ilişkilerine sahip olan Rusya, Libya'daki senaryonun burada da tekrarlanmasına karşı çıkıyor.
DIŞİŞLERİ'NDEN AÇIKLAMA Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Selçuk Ünal ise, basını bilgilendirme toplantısında Patruşev'in ortaya attığı iddialarla ilgili olarak, senaryolar üzerinden ya da tam metnini görmediği açıklamalara ilişkin yorum yapmak istemediğini söyledi.

11 Ocak 2012

Şükür: G.Saray’la ilgili çok farklı şeyler olabilir

AK Parti Milletvekili Hakan Şükür, Galatasaray’ın şike soruşturması sürecinin içinde olmadığını belirterek, “Ancak mahkemenin başlayacağı süreçte çok farklı şeyler de duyabiliriz'' dedi.


 AK Parti İstanbul Milletvekili Hakan Şükür, şike soruşturması kapsamında Türk futbolunun düştüğü durum ve kaosun kendisini de çok üzdüğünü söyledi.
Hakan Şükür şunları söyledi:
''Yani şahıslar üzerinden giden bir süreç oldu. Hukuki süreci beklemek zorundayız. Yargının ve federasyon etik kurulunun, federasyon temsilcilerimiz, başta başkanımız olmak üzere yargı bir iddianame hazırladı. Bu süreçle ilgili mahkeme 14 Şubat'ta başlayacak. Şahısların ifadeleri alınacak. İçeride benim de çok değer verdiğim arkadaşlarım var. Ülke futboluna çok önemli hizmetler etmiş bir kulüp başkanı var. Netice itibariyle ne var, ne yok bilmiyoruz. Bir hukukçu olsam çok farklı bir değerlendirme yapabilirim. Sporcuyum ben ve şu anda da yorum yapıyorum. Sonucu çok sakin bir şekilde bekliyorum.”
‘YARGI KARARINA KATLANMALIYIZ’Yapılan yorumlar ve konu hakkındaki açıklamaların herkesin tuttuğu takıma göre değiştiğini, aslında bunun tuttukları takıma göre iyi niyet temennisi olduğunu da vurgulayarak, ''Herkes kendi tuttuğu takıma göre mutlaka ki bazı şeyler düşünüyor. O yönde de bir karar çıkmasını bekliyor. Bizler hukukun üstünlüğüne yemin etmiş insanlar olarak, yani milletvekili olarak her takıma eşit mesafede durarak, bu milletin bir temsilcisiyiz. Onlar bize oy verdiler takım mefhumu gözetmeden. Yargıya olan saygımızı ve ondan gelecek sonuca da katlanacağımızı söylemek zorundayız'' diye konuştu.
‘G.SARAY’LA İLGİLİ ÇOK FARKLI ŞEYLER DUYABİLİRİZ’Devam eden soruşturma kapsamında Galatasaray'ın soruşturmaya dahil edilmemesinin diğer takımları suçlu duruma düşürmeyeceğini de ifade eden Hakan Şükür, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Aksi ispat edilene kadar herkes suçsuzdur. Şu anda bu süreç yaşanıyor. Galatasaray'la da ilgili farklı şeyler söylendi, dedikodu babında. Fakat hukukta evrak konuşur. Bu durum bu tip teknik takip sonucunda ortaya çıkan bir şeydi. Galatasaray bunun içinde değildi.
Futbolda bu soruşturma sürecinde, mahkemenin başlayacağı süreçte çok farklı şeyler duyabiliriz. Ben inanıyorum ki takım sevdalıları, yani kendi takımlarını sevenler bu sevdalarının karşılığını inşallah alırlar.''
‘30 SENE DE OLSA...’Hakan Şükür, umudunun davanın sonucunda herkesin aklanması olduğunu bildirerek, sözlerini şöyle tamamladı:
''İnşallah umuyorum, öyle de umut ediyorum ki bunun sonucunda aklanarak çıkarlar. Benim için burada verilecek cezanın hiç bir anlamı yok. Yani bu 30 sene de olsa. Ancak bu kadar şeyden sonra çok zor ama ben öyle düşünmeye kendimi zorluyorum. Umuyorum öyle olur.''

10 Ocak 2012

İstedikleri hakimleri başkan yapıp, dosyaları bu mahkemelere düşürmüşler


Yargıyı etkileme soruşturmasında sanık avukatı Ali Hadi Emre'ye, yargıyı nasıl etkilediklerini anlatmakla tehdit eden mektup gönderen, Emre'nin eski müvekkili Naji Sharifi Zindeshti'nin bilgisine başvurulan ifadesinde, sanıkların istedikleri kişilerin mahkeme başkanı olması için uğraştıklarını, bunu başardıktan sonra da UYAP üzerinden istedikleri davanın bu mahkemelere düşmesini sağladıklarını anlatmış.
Yargıyı etkileme soruşturması kapsamında sanık avukatı Ali Hadi Emre'nin bürosunda eski müvekkili Naji Sharifi Zindeshti'nin yargıyı nasıl etkilediklerini anlatmakla tehdit ettiği mektubunun ele geçirilmesi üzerine, Zindeshti'nin bilgisine başvurulmuş.
Emre'nin, kendisinin eski avukatı olduğunu ifade eden Zindeshti, uyuşturucu baronu olduğu belirtilen Cemal Nayır ile aynı dosyada yargılandığını anlattı. Yapılan bir uyuşturucu sevkiyatını da anlatan Zindeshti, Nayır'ın kendisini kurtarmak için bazı askeri şahıslara daire ve para verdiğini öne sürdü.
Zindeshti, "Bu dosya ile ilgili Ali Hadi Emre, Nayır ile irtibata geçti, avukatı oldu. Davanın olumlu sonuçlanabileceğini düşündükleri ve mahkeme başkanlarını tanıdıkları İstanbul 10. ve 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesi için karar aldılar." dedi.
Emre'nin, davanın bu mahkemelere düşmesi için çalışma yaptığını anlatan Zindeshti, "Bu konuda UYAP sisteminde görevli, genç olduğunu söylediği iki görevliden bahsetti. Bu görevliler Nayır'ın dosyasını 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne düşmesini sağlamışlar. Bu konuyla ilgili ismini bilmediğim görevlilere 10 bin dolar civarında para verilmiş. Ben bu konuyu Ali Hadi'nin konuşmalarından biliyorum." ifadelerini kullandı.
Emre ile birlikte yargıyı etkileme davasının diğer sanığı avukat Kudbeddin Kaya'nın, 10. ve 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim olan Zafer Başkurt ve Erkan Canak'ın başkan olması için Ankara'da çalıştıklarını kaydeden Zindeshti, "Bu şahısların başkan olmasını sağladılar. Bildiğim kadarıyla Emre, daha önce Adalet Bakanı olan Seyfi Oktay'ın adamı, Kaya ise daha önce Adalet Bakanı olan Mehmet Moğultay'ın adamıdır. Bu nedenle Canak ve Başkurt'un mahkeme başkanı olması için bu şahıslarla irtibata geçtiklerini biliyorum." şeklinde konuştu.
Seyfi Oktay'ın da hakimleri ayarlaması için HSYK'da Kadir Özbek ile görüşmeler yaptığını belirten Zindeshti, bu şekilde mahkeme başkanlarını ayarladıklarını söyledi.
Zindeshti, bu dosyalardan Emre, Kaya, Oktay, Moğultay ve diğer irtibatlı oldukları kişilerin maddi olarak pay aldığını anlattı. Cemal Nayır'ın tahliyesi için mahkeme başkanı Canak'a verilmek üzere avukat Kaya'ya 1 milyon dolar verdiğini iddia eden Zindeshti, "Nayır'ın tahliyesi için çalışıldı. Canak her ne kadar Nayır'ın lehine uğraşmış ise de ifade verenler nedeniyle Nayır tahliye edilemedi." dedi.
Bu aşamadan sonra Emre'nin, stratejik olarak Nayır'ın avukatlığından çekildiğini belirten Zindeshti, "Bunun sebebi Nayır'ı tahliye edemeyen Canak'a gözdağı vermekti. Emre ve Canak samimi olduğu için Emre aradan çekildikten sonra Canak, Kaya ile karşı karşıya kaldı. Kaya, Canak'a baskı uygulamaya başladı. Kaya, tahliyeyi gerçekleştirmesini, yoksa eskiden yaptıkları kirli ilişkileri müfettişlere açıklayacağını söyleyerek, Canak'ı tehdit etmeye başladı. Bu şekilde Nayır'ın tahliyesini sağlamaya çalışıyordu. Ancak durum medyaya yansıdığı için tahliye sağlanamadı." diye konuştu.
Ali Hadi Emre'nin bürosunda el konulan mektubunda Zindeshti, "Sayın Emre, Cemal'i tahliye etmek için Erkan'a nasıl bir baskı ve ...yaptığınızı çok iyi biliyorum. Ve şunu bilmeni isterim ki avukat Kudbettin ve Erkan'la olan ilişkinizi Cemal, 2006 yılında detaylarıyla bana anlatmış dolayısıyla geçmişten kalan her şeyden çok iyi haberim var. Mektupta çok açıklayamam ancak köfte ile ilgili nasıl ve ne karşılığında tahliye olduğunu sonra neden tekrar tutuklama çıktığını ve tekrar tutuklamanın nasıl geri çekildiğini biliyorum. Ayrıca Kudbettin kimlerin dosyasına müdahale ettiğini ve kaç dosyada haksız tahliye kararı çıktığını ve hatta UYAP'ta oynadığınız oyunları tane tane biliyorum." demişti.
Bu ifadelerdeki hangi dosyalara müdahale edildiği, köftenin kim olduğu, ismi geçenlerin mahkemelerle olan bağlantıların ne olduğu sorularına cevap vermeyeceğini söyleyen Zindeshti, neden cevap vermek istemediği sorusuna ise "Cevap veremem, çünkü ailemi ve beni tehdit ediyorlar." cevabını verdi.
Soruşturma kapsamında, Emre ile İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin eski Başkanı Erkan Canak'ın telefon görüşmesi dinlemeye takılmıştı. Görüşmede Canak, Kaya'nın kendisine baskı kurduğunu, müfettişlere şikayet etmekle tehdit ettiğini anlatmıştı.

(CİHAN)

08 Ocak 2012

Nargile kafeler kapatılıyor!


Sigaradan sonra ondan daha zehrili olduğu açıklanan nargileye de yasak geliyor. Son günlerde mantar gibi biten nargile kafelere ise kilit vuruluyor. Yasa ise hazırlandı.