25 Şubat 2012

İşletmelere kesilen cezaları sigara firmaları ödüyor

4 yıl önce başlayan Dumansız Hava Sahası projesi, uygulamada yaşanan ihmal ve sigara üreticilerinin yasayı delmesi nedeniyle yeterince hayata geçirilemiyor. Müşteri kaybetmek istemeyen firmaların, bazı işyerlerine naylon branda ve tente aldığı iddia edildi. Sigara içilen işletmelere kesilen cezaları sigara lobisinin ödediği ve belediyelerin denetimleri göstermelik yaptığı öne sürüldü.

'Tam Dumansız Hava Sahası' uygulaması kapsamında kapalı alanlara getirilen sigara içme yasağı, denetim eksikliği yüzünden deliniyor. Sigara içilen işletmelere kesilen para cezalarını da sigara lobisi ödüyor. İddianın sahibi, Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı. Projenin uygulanmasında yaşanan sorunları Başbakan Tayyip Erdoğan'a yazdığı mektupta anlatan Dağlı, müşteri kaybetmek istemeyen sigara firmalarının, bazı işyerlerine naylon branda ve tente bile yaptırdığını aktarıyor. Türkiye Yeşilay Cemiyeti Başkanı Muharrem Balcı da iddiaları doğruluyor. Sigara sektörünün Türkiye'de büyük yatırımlar yaptığını ve küçük işletmelere bu şekilde sponsor olduğunu ifade ediyor.
Dağlı'nın Başbakan Erdoğan'a gönderdiği mektuptaki verilere göre tütün kullanımı son iki yılda yüzde 15 oranında azalırken, acil hastalık başvurularında ise yüzde 20 oranında düşüş gözlendi. Kapalı alanda sigara içmeyen vatandaşların içtikleri sigara sayısını azaltmaları veya sigara içmekten vazgeçmeleri üzerine 2009 yılında 107,55 milyon adet olan yıllık sigara tüketimi 2010 yılında 93,355 milyona indi. 2011 yılının ilk dört ayında düşme trendinin devam ettiği görüldü. Bütün bu gelişmelere rağmen kanundaki birçok eksikliğin giderilemediğine ve bu eksikleri fırsat bilen bazı işletmelerin yasağı deldiğine dikkat çeken SSUK Başkanı Dağlı, yasağın sigara lobisi tarafından delindiğini belirtiyor. Birçok işletme sahibinin 'kapalı alan' tanımını çarpıtarak işyerlerine açılır-kapanır naylon branda ve cam mekanizmaları yaptırttığını hatırlatan Dağlı, "Bu sistemleri sigara lobisi finanse ediyor. Kesilen cezaları sigara firmaları ödüyor. Sigara denetimlerinden önce işletmelere haber veriliyor." iddialarına yer veriyor. Mektupta denetimlerde belediyelerin işbirliği yapmadığı ve bazı işyerlerine denetimden önce haber verildiği ifade ediliyor. Kesilen cezaların bir kısmının da tahsil edilmediği ve kapatma cezası olmadığı için para cezalarının da caydırıcı olmadığı vurgulanıyor.
Türkiye Yeşilay Cemiyeti Başkanı Muharrem Balcı da söz konusu iddiaları doğruluyor. Sigara sektörünün Türkiye'de çok büyük yatırımlar yaptığını ve küçük işletmelere bu şekilde sponsor olduğunu ifade eden Balcı şöyle konuşuyor: "Bu kahvehane ve dükkânların bu yatırımı yapacak güçleri olmadığını düşündüğüm için böyle söylüyorum. Belediyeler buna göz yumuyor. O dükkânların naylon branda yapma hakları yok. Bir kere kanuni engel var burada. Özellikle araç trafiğine kapalı olan bütün caddelerde bu naylon brandalardan var. O sokakları kullanan vatandaşlar belediyeleri mahkemelere şikâyet etseler bütün belediyeler ceza alır. Ben de insanlara bu yolu teşvik edeceğim." Öte yandan Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı'nın yaptığı araştırmada yasanın ikinci aşama uygulamasından sonra yapılan ölçümlerde havada partikül miktarında düşme saptandı. Buna göre, kafe, pastane ve kahvehanelerin yüzde 55'inde, lokantaların yüzde 31'inde kapalı ortam hava kalitesinde düzelme olduğu belirtildi. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın verileri ise yasaktan, işletmelerin zarar görmediğini ortaya koydu. Buna göre 2010 yılında 15 bin 739 kahvehane açılırken, 7 bin 956'sı kapandı. Alışveriş merkezlerinin ciroları ise 2009 yılında yüzde 5,5 oranında arttı.

24 Şubat 2012

UNICEF'ten Suriye'ye Çağrı

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu, Esed yönetimine çağrıda bulundu: Çocuk ölümlerini durdurun!
Suriye'de gerginlik tırmanıyor, ülkede yaşanan çatışmalarda her gün onlarca kişi hayatını kaybediyor, yüzlerce kişi yaralanıyor. Onların arasında, her şeyden habersiz masum çocuklar da var.
Çatışmalardan yaralı kurtulsalar da, tıbbi imkânların yetersizliği dolayısıyla hayata veda ediyorlar.
Şiddetin ortasında büyüyen çocukların, saldırılarda ebeveynlerinikaybetmeleri de, ayrıca bir travma sebebi...
UNICEF Başkanı Anthony Lake, Suriye'deki çatışmaların şiddeti arttıkça çocukların içinde bulundukları durumunun daha da kötüleştiğine dikkat çekti.
Lake, daha fazla çocuğun hayatını kaybetmemesi için Esed rejimine, sivillere yönelik şiddetin sona erdirilmesi ve insani yardım kanallarının açılmasına izin vermesi için çağrıda bulundu.
Çocukların ülkedeki gerginlikten sorumlu olmadığını belirten UNICEF Başkanı, ancak bugüne kadar yüzlerce çocuğun öldürüldüğünü ve trajediye bir an önce son verilmesi gerektiğini belirtti.

23 Şubat 2012

Kürtlere ilk kurşunu Abdullah Öcalan sıktı

Şemdin Sakık, terör örgütü PKK'nın iç infazlarını savcıya anlattı. Sakık, 2bine yakın militanı 'ajan' veya 'hain' suçlamasıyla öldürten Öcalan'ın, cesetleri de Bekaa Vadisi'ne gömdüğünü söyledi. İnfaz listesini, faili meçhuller soruşturmasını yürüten savcıya veren Sakık'a göre, örgütten ayrılan şiddet karşıtı yöneticiler hâlâ hedefte.
Güneydoğu'da işlenen faili meçhul cinayetleri araştıran Diyarbakır'dakiözel yetkili savcılar, soruşturmaya terör örgütü PKK'nın iç infazlarını dadahil etti. Geçen hafta Kürt siyasetçi İbrahim Güçlü'nün ifadesine başvuran soruşturma savcısı, dün de PKK'nın bir dönem 2 numaralı adamıolan ve Diyarbakır'da cezaevinde yatan Şemdin Sakık'ı dinledi. 14 yıl önce Kuzey Irak'ta yakalanarak Türkiye'ye getirilen Sakık, Abdullah Öcalan'ın, eylemlerde başarısız olanlar ile yönetici potansiyeli bulunan 2 bine yakın militanı öldürttüğünü ve Bekaa Vadisi'ne gömdüğünü söyledi. Solculara ve Kürtlere ilk kurşunu sıkanın Öcalan olduğunu vurgulayan Sakık, Mehmet Şener, Resul Altınok ve Çetin Güngör gibi isimlerin infaz edilmesini buna örnek gösterdi.
Türkiye İşçi Köylü Partisi üyeleri dahil 14 farklı siyasî gruba mensup çok sayıda kişinin de örgüt tarafından katledildiği bilgisini veren Sakık, "Öcalan'ın izlediği taktik, kendi grubu dışındaki herkesi hain, işbirlikçi, ajan kişilikler olarak ilan etmekti. Güçlendikçe daha da saldırganlaştı."dedi. Son kitabında yer verdiği PKK'nın iç infazları listesini de savcıya sunan Şemdin Sakık, PKK'dan ayrılan şiddet karşıtı eski yöneticilerin hâlâ örgütün ölüm listesinde yer aldığına dikkat çekti. Bunların başında Öcalan'ın eski eşi Kesire Yıldırım'ın olduğunu ifade etti.
PKK'lıların en büyük gelirinin uyuşturucu olduğunu vurgulayan Sakık, uyuşturucu ticaretinin yasaklanması için Öcalan'a teklifte bulunduğunu, ancak Öcalan'ın kendisine, "Örgütü ayakta tutmak kolay değil. Uyuşturucu geliri olmazsa bu kadar insanı nasıl doyuracağız?" dediğini ifade etti.
Şemdin Sakık, son kitabında yer verdiği PKK'nın iç infazları listesini savcıya da sundu. İç infazların isimleri şöyle: "Ali Doğan Yıldırım, Mehmet Turan, Mehmet Uzun, Ali Yaylacık, Ahmet Ballı, Baki Karer (Süleyman), Abdullah Kumral (YusufHoca), Şükrü Karakuş (Soreş), CemileMerkit (Seher), Murat Bayraklı, Enver Ata, Resul Altınok (Davut), İzzettin Evcil (Serdar), Zülfü Gök, Çetin Güngör (Semir), Lamia Baksi (Dr. Jiyan), Mustafa Ömürcan (Sarı Ömer), Mahmut Bilgili, Mehmet Tunç, Dilaver Yıldırım (Haydar), HalilKaya (Kör Cemal), Mustafa Çimen (Teyfik), Metin Değer, Şahin Dönmez, Şahin Biliç (Metin), Zeki Yılmaz, Mehmet Şener (Ahmet), Cemil Işık (Hogir), Ali Ömürcan (Terzi Cemal), Osman Tim, Mehmet Çimen (Ali Rıza), Yıldırım Merkit, Hidayet Bozyiğit, Nazime Aktürk, Faruk Bozkurt (Dr. Nasır), Faysal Dumlayıcı (Kani Yılmaz), Ramazan Topbaş (Sarı İbrahim), Suriyeli Çekdar."

22 Şubat 2012

Dargeçit'teki kazıda kafatası ve kemik parçaları çıktı

Mardin'in Dargeçit ilçesine bağlı Bağözü köyünde, 17 yıl önce gözaltına alındıktan sonra kaybolan 6 kişi ile ilgili kazı çalışmaları başladı. Kazı çalışmalarında bir kafatası ve elbiseler bulundu.
Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığının talimatıyla Ilısu Barajı yolundaki Bağözü köyünde daha önce kazı yapılan yere yakın bir kuyuda, ikinci kez kazı çalışmaları başladı. Cumhuriyet Savcısı Şükrü Aslan gözetiminde yapılan kazıda bir kuyuda kafatası ve elbiseler bulunduğu belirtildi.
Yakınlarını kaybedenlerin avukatları Erdal Kuzu, Faruk Yiğit, Hüseyin Cihangir ve yakınlarını kaybedenlerin aileleri kazı çalışmalarını izledi. Kazı çalışmalarında bir kafatası ve elbiseler bulunduğunu belirten Avukat Erdal Kuzu, "Şu an kafatası ve sivil elbiseler bulundu. Şimdi bulunan kafatasının yanında kazı çalışmalarına devam edilecek." dedi. Kazı çalışmaları devam ediyor.
Kafatası ve elbiselerin Seyhan Erdoğan'a ait olduğu ileri sürüldü
Mardin'in Dargeçit ilçesine bağlı Bağözü köyünde yapılan kazı çalışmalarında kuyuda bulunan kafatası ve elbiselerin 14 yaşındaki Seyhan Erdoğan'a ait olduğu ileri sürüldü.
İnsan Hakları Derneği ve mağdurların avukatları, konuyla ilgili basın açıklaması düzenledi. Mağdur yakınları ve İnsan Hakları Derneği adına açıklama yapan Avukat Erdal Kuzu, "Geçen Cuma günü, 1995 yılında Dargeçit'te kaçırılan 6 gencin içinde olduğunu düşündüğümüz şüpheli bir yere kazı çalışması talebinde bulunduk. Ancak orada herhangi bir sonuca ulaşamadık. Fakat 4 -5 şüpheli yer tespiti daha yaptık ve ilk tespit ettiğimiz kuyuda çalışma yapılmakta. Şu ana kadar bir insan kafatası ve o insan kafatasının altında olduğunu düşündüğümüz kemiklere ulaştık." dedi.
"SEYHAN DOĞAN'IN ELBİSELERİNE ULAŞTIK"
Mağdur yakınlarından birinin, kemikler üzerindeki elbiseden dolayı bu kişinin 14 yaşındaki Seyhan Doğan olduğunu ileri sürdüğünü aktaran Kuzu, "İlk izlenim itibariyle mağdur yakınları, kemiklerin Seyhan Doğan'a ait olduğunu söylediler." açıklamasında bulundu.
Kaybolan 6 kişinin bu köy içerisinde ya da kuyu içerisinde olduğunu belirten Kuzu, savcılığın takdiri doğrultusunda çalışmaların yarın da devam edeceğini söyledi.
93 yılında köyün boşaltıldığını hatırlatan Kuzu, şöyle konuştu: "Bu köyün boşaltılmasından dolayı toplu mezar alanı olarak kullanılmıştır ve bizim düşüncemize göre burada yapılacak çalışmalarda birden fazla insana ait kemik veyahut cenazelere ulaşılabileceği izlenimi ediniyoruz. Tabii ki burada bulunan kemikler adli tıpa gönderilecek. Bir delillendirme çalışması yapılacak. Halihazırda Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığın yürütmüş olduğu soruşturmaya delil olarak kullanılacak. Bu soruşturma ve burada yapılan kazı, Türkiye'nin aslında gerçeği ile yüzleşmesinin gerektiğini bir daha ortaya koymaktadır."
Kazı çalışmalarını yerinde inceleyen vatandaşlardan Abdulaziz Altınkaynak, "Artık şimdi biz kemikleri istiyoruz. Yani bir mezar istiyoruz o çocuklar için. O çeteler etlerini yedi, biz de kemikleri istiyoruz." diye tepkisini dile getirdi.
Bu arada kazı çalışmalarına ikinci belirlenen yerde devam eden iş makineleri, burada bir bulguya rastlamadı. Çalışmalara ara verildi.
(CİHAN)

21 Şubat 2012

"Resmen Terör Örgütü"


Türkiye terör örgütü üst yapılanmasını 2009 yılında tanıdı. Yapılanma kendince sorguluyor, ceza kesiyor hatta infazlar yapıyordu.
Halkın üzerinde yoğun bir baskı kuran üst yapılanma yöre insanını adeta canından bezdirmişti. Emniyet güçleri bir bir bu yapılanmanın yuvalarını çökertti.

Hakkari'deki operasyonlarda Fırat Ertunç gözaltına alındı. Terör örgütü adına taşlı ve molotofkokteylli saldırıları organize ettiği iddiasıyla sanık hakkında dava açıldı.

Van 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi sanığı silahlı terör örgütünün üyesi olduğu ve propagandasını yaptığı gerekçesiyle 7 yıl 11 ay hapis cezasına çarptırdı.
Temyiz sürecinde kararı değerlendiren Yargıtay 9'uncu Daire, terör örgütü üst yapılanmasını silahlı terör örgütü olarak nitelendirdi.Üst yapılanmanın, terör örgütüyle örtüştüğü belirtildi.

Kararda, terör örgütünün amaç ve startejisinin benimsendiği vurgulandı. Böylelikle terör örgütü üst yapılanmasının hukuksal adı konuldu.

20 Şubat 2012

Anayasa Bu Kez Diyarbakır'da Konuşuldu

"Anayasa Vatandaş" toplantılarının dördüncüsü Diyarbakır'da yapıldı. Çiçek, “Daha çağdaş bir demokrasi için yeni bir anayasa şart" dedi.
Anayasa Platformu adı altında geniş katılımlı olarak düzenlenen AnayasaVatandaş toplantılarının dördüncüsü Diyarbakır'da yapıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek toplantının açılışında, mevcut anayasadan kaynaklanan sorunları ortadan kaldıracak yeni bir anayasanın yapılması gerektiğini söyledi.
Diyarbakır'daki toplantıya, Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyeleri,Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, AnayasaPlatformu Üyeleri, yerel ve ulusal sivil toplum örgütü emsilcileri ile vatandaşlar katıldı.
"Türkiye Konuşuyor" sloganıyla yapılan toplantıda vatandaşların yeni anayasa ile ilgili düşünce ve talepleri değerlendiriliyor.
Türkiye Büyük Millet Başkanı Cemil Çiçek, yeni bir anayasa yapılamadığı takdirde siyaset grubunun çok şey kaybedeceğini hatırlatarak Türkiye'nin ileri bir noktaya götürülmesi açısından anayasanın önemine değindi.
Çiçek, "Bugün dünden daha iyi bir anayasa yapmamız lazım. Ne yönüyle hak ve özgürlükler yönüyle. Daha ileri bir demokrasi, daha çağdaş bir demokrasi için halkına daha fazla hizmet üreten bir devlet sistemini kurabilmek adına yeni bir anayasa yapmamız lazım" dedi.
Toplantının daha sonraki bölümleri basına kapalı devam etti.
Meclis Başkanı Cemil Çiçek, toplantıdan arta kalan zamanda Diyarbakır'ın tarihi ve turistik mekanlarını gezdi.
Çiçek, Ulu Cami, Hasanpaşa Hanı ve Sülüklü Han ziyaretlerinde vatandaşlarla sohbet etti.

19 Şubat 2012

Doktor İmzalı Boş Reçeteler Yakalandı

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun denetimlerinde bazı eczanelerde doktor imzalarının bulunduğu boş reçeteler ele geçirildi.


Bu eczanelerin boş reçeteleri doldurarak SGK’ya fatura ettikleri, böylece ‘hayali hasta ve ilaçla’ devletten para aldıkları öne sürülüyor.

Kurum, söz konusu suiistimali önlemek için e-reçete uygulamasının yürürlük tarihini 1 Temmuz 2012’ye çekti. Sağlık Bakanlığı ve hastanelere e-reçete çalışmalarını hızlandırın mektubu gönderen Kurum, bu tarihten itibaren elektronik ortama kayıtlı olmayan hekimlerin reçetelerini kabul etmeyecek.

Sağlık harcamalarının 35 milyar lirayı aşmasından en büyük paya sahip ilaç giderlerini dizginlemek için yeni düzenlemeler gelmeye devam ediyor.

16 milyar liralık ilaç bütçesinin her yıl aşılması üzerine Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nda alınan bir dizi tedbire elektronik reçetenin hızlandırılması kararı da eklendi. Söz konusu kararda müfettiş ve sosyal güvenlik kontrol memurlarının ‘sahte doktor kaşeli reçeteleri yakalamasının etkisi oldu.

Sağlık karnelerinin kalkmasıyla hekimlerin isminin yer aldığı kağıt reçetelere, hastaneye hiç gitmeyen vatandaşların ismine ilaçlar yazıldığı belirlendi.

Bu konuda yapılan yolsuzluğunun boyutunu SGK’dan üst düzey bir yetkili, “Eczanelerde doktorun adı kaşe ve imzası var içi boş reçeteler bulunuyor. İçini eczacı dolduruyor. Hastane hekim eczacı hatta bazen vatandaş anlaşıp sahte reçete hazırlanıyor.” diyerek ortaya koydu.
YILDA 340 MİLYON REÇETE YAZILIYOR 
Yılda 340 milyon reçetenin yazıldığını ifade eden aynı yetkilinin verdiği bilgiye göre burada yaşanan yolsuzluğun önlenmesi için e-reçete hayati önem taşıyor.

Bu sayede hekimlerin yazdığı reçeteler ilaçlar daha iyi şekilde takip edilecek. Kağıt reçetenin yerini hastane ve MEDULA’nın ürettiği numara alacak.

Sağlık Bakanlığı Doktor Bilgi Bankası ile eşleştirilen bu sistemde numara hastanın vatandaşlık numarasıyla eşleştirilerek onun üzerinden takip yapılacak.

Kişi hastaneye gitmediği halde reçete düzenlenemeyecek. e-reçete yazabilecek hekimlerin sisteme kaydı gerekecek. Şu ana kadar 120 bin hekim sistemde kayıtlı bulunuyor. Kaydı olmayanların ilaçlarını devlet ödemeyecek.