11 Şubat 2012

Başbuğ, kaos Planı'nı kabul etti: Raporlara göre bu bir belgedir

İnternet Andıcı soruşturması kapsamında tutuklanan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un, savcılık sorgusunda, 'Kaos Planı'nın belge olduğunu kabul ettiği ortaya çıktı.

"Kâğıt parçası nitelendirmenizle söz konusu belgeyi itibarsızlaştırmaya çalışma gerekçenizi açıklayınız?" sorusuna Başbuğ, "İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın basına da yansıyan birincisi fotokopiydi. Fakat daha sonra ıslak imzalı gelen plan bana okumuş olduğunuz kriminal raporlarına göre belgedir. Böyle belirlenmiştir. Buna fotokopi diyemem. Kesin kararı yargı verecektir." şeklinde cevap veriyor. Sorguda, Başbuğ'un LAW silahları için basın toplantısında kullandığı 'boru' açıklaması da gündeme geliyor. "LAW silahlarına 'boru' demeniz kara propaganda amaçlı mıydı?" şeklindeki soru üzerine Başbuğ, "Benim brifingdeki açıklamalarım kötü amaçlı değildir. Herhangi bir şekilde kara propaganda amaçlı bir hareket içerisinde olmadım. Benim burada komutan olarak Türk Silahlı Kuvvetleri'ni koruma refleksi içerisinde bu açıklamaları yaptım." diyor.
Kaos Planı'nın hazırlanmasında Dursun Çiçek'e emir verilip verilmediği konusunda bilgisinin olmadığını söylüyor. Karargâh'ta yapılan 'belge kırpma' olayından da haberdar olmadığını savunuyor. İnternet Andıcı'nı ise gazetede 4 Kasım 2009 tarihinde haber olması üzerine gördüğünü savunuyor. Başbuğ, "Göstermiş olduğunuz Nisan 2009 tarihli internet siteleri andıcı bana arz edilmedi. Bahse konu andıç bana arz edilmiş olsaydı üzerinde imza veya parafımın olması gerekirdi." ifadelerini kullanıyor. Sorguda, andıç isimli belgenin kendisine arz edildiği yönünde Alaettin Sevim, Cemal Gökçeoğlu, Hasan Iğsız, Hıfzı Çubuklu, Hulusi Gülbahar, İsmail Hakkı Pekin, Murat Uslukılıç, Ziya İlker Göktaş ve Mehmet Otuzbiroğlu'nun beyanları okunuyor. Bunun üzerine Başbuğ, "Bu beyanları kabul etmiyorum. Beyanlar konusunda değerlendirme yapmak istemiyorum. 2 Nisan'da da Karargâh içerisinde ilgili birimlere dağıtılmış. Bundan benim bilgim yoktu."
Arşiv kayıtlarının silinmesiyle kendisinin hiçbir ilgisinin olmadığını savunuyor. "Ergenekon terör örgütü içerisinde faaliyet yürüttünüz mü?" şeklindeki soruyu ise şöyle cevaplıyor: "Kesinlikle reddediyorum. Soruda iddia olunduğu gibi psikolojik harekât faaliyeti içerisinde yer almadım. Görev yaptığım dönemde de göstermiş olduğunuz andıç bana sunulmadı."

Fener 24 puanla kurtulacaktı, Şimdi büyük tehlike kapıda

Türkiye Futbol Federasyonu eski Başkanı M.Ali Aydınlar, önceki gün yaptığı açıklamalarla gündeme damgasını vurdu.
Aydınlar'ın sözleri arasında en dikkat çekicileri ise F.Bahçe ile ilgili olanlarıydı. 'F.Bahçe'yi zarara uğrattıysam bedelini öderim.' dedikten sonra 'F.Bahçe'yi, yönetimi uçuruma götürüyor.' cümlesi oldukça manidardı. Peki Fener yönetimi Sarı-Lacivertli kulübü neden ve nasıl uçuruma götürüyordu?
26 Ocak'taki genel kurulda eğer futbol ailesi 58. maddeyi bir defalığına değiştirme kararına onay verseydi, F.Bahçe 24 puan silme cezasıyla durumu kurtaracaktı. UEFA talimatları gereğince ceza bu yılı kapsayacaktı ve play-off'lar öncesi F.Bahçe'nin 24 puanı silinecek, suçun işlendiği sezonda kazanılan kupa geri alınacaktı. Ancak F.Bahçeli yöneticiler bu karara karşı durarak 58. maddenin yani sıfır toleransın işletilmesini istedi. Ayrıca CAS'a UEFA aleyhine açılan dava da Sarı-Lacivertli kulübün bundan sonraki süreçte Avrupa macerasını olumsuz etkileyebilir.
UEFA, Aydınlar'ın istifasından sonraki süreci endişeyle takip ediyor. Şimdi Türk futbolunu iki senaryo bekliyor. 26 Ocak'taki genel kurulda, 'Adli yargıyı bekleyelim.' çıkışı yapan peşinden de, 'UEFA ile mücadele edelim. Gerekirse 3 yıl Avrupa'ya gitmeyelim.' diyen Yıldırım Demirören'in gelmesi halinde UEFA, sıfır toleransın acilen uygulanmasını isteyecek. Çünkü UEFA nezdinde, soruşturmada sanık sıfatıyla adı geçen Beşiktaş'ın başkanı Demirören'in TFF'ye gelmesi kolay kabul edilecek bir durum değil. UEFA'nın güven ilkelerine son derece ters.
Bir diğer senaryoya göre ise küçük bir ihtimal dahi olsa 58. maddenin değişmesi tekrar gündeme gelebilir. Genel Kurul, 26 Ocak'ta bu değişimi reddettiği için UEFA'nın bu konuda esnemesi hayli zor görünüyor. Ama neticede UEFA'nın itibar ettiği bir isim göreve gelirse küme düşme yerine puan silme cezası yine gündeme taşınabilir. Gizlilik kalksaydı UEFA ağustosta karar isterdi
TFF Disiplin Kurulu ağustos ayında dosyayı karara bağlama yetkisine ve yeterliliğine sahipti. Zira savcılık, iddianamenin temelini oluşturan 26 klasör delili Etik Kurulu'na 20 Temmuz'da teslim etmişti. Fakat karar alınmış olsaydı aralıkta ortaya çıkan İBB ile ilgili deliller bu kez büyük sıkıntı oluşturacaktı.
Dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar büyük ve geniş kapsamlı bir şike operasyonu yapılmadı. Ayrıca soruşturmada adı geçen kulüplerden bazıları 100 yılı aşkın geçmişleriyle Türkiye'nin her hücresine nüfuz etmiş büyük camialar. Bu yüzden TFF, hukukî usul hatası yapmak istemedi. Eğer savcılık gizlilik kararını kaldırmış olsaydı UEFA, TFF'nin ağustos ayında, bu dosyaları karara bağlamasını talep edecekti. Zira savcı Pierre Cornu da soruşturmayı yürüten savcıya gizlilik kararının kaldırılması için gönderildi. Ama savcılık gizlilik kararını kaldırmayınca UEFA da sportif yargılamanın yapılması için iddianamenin kabulünü beklemeye razı oldu.
Şimdi asıl soru, yaşanan bu kaos ortamında karar ne zaman ve nasıl verilecek? Kararı, TFF Disiplin Kurulu alacak. Kurul, 7 hukukçu üyeden oluşuyor. Bu üyeler futbol dünyasını da tanıdığı için savcıya göre suç olan eylemlerin çoğu spor hukukçularına göre suç sayılmıyor. Nasıl mı? Mesela F.Bahçeli yöneticilerin Sivas deplasmanında maçtan bir gün önce ev sahibi takımın yöneticileriyle yemek yemeleri ve bilet alışverişinde bulunmaları savcının iddianamedeki mütalaasına göre suç teşkil ediyor ancak Disiplin Kurulu üyelerine göre bu, futbol dünyasında olağan bir durum. Bir diğer örnek Beşiktaş'ın Türkiye Kupası finali öncesi rakip takım İBB'nin iki oyuncusuyla transfer görüşmesi yapması savcıya göre suç sayılabilirken, Disiplin Kurulu'na göre bu, 'talimatlara aykırı transfer faaliyeti' kapsamına giriyor. Dolayısıyla cezası da olaya karışan kişilere hak mahrumiyeti cezasını gerektiriyor. Disiplin Kurulu, kararını vermek için üç seye bakacak. 1- Etik Kurulu raporu. 2- Sanık savunmaları. 3- Şüpheli maçlardaki gözlemci ve hakem raporları.
Maç raporları temiz, yoksa soruşturma açılırdı
Şike soruşturmasında adı geçen kulüp ve kişilerin en önemli argümanları ilgili müsabakalardaki gözlemci ve hakem raporları. Çünkü biliyorlar ki, maçlarda şayet bir şüphe olsaydı ve bu raporlara yansısaydı TFF anında soruşturma açar ve sezon sonunda ligler tescil edilmezdi. Ayrıca son zamanlarda dillendirilen bir başka konu da; şüpheli maç kasetlerinin futbolun içinden gelen bir heyetle inceleneceği. Disiplin yargılamasının hiçbir alanında böyle bir yöntem uygulanmıyor. O yüzden Disiplin Kurulu, Etik Kurulu raporunu inceleyecek, savunmaları dikkate alacak ve ortadaki delillere göre kararını verecek.
Aydınlar şayet göreve devam etseydi, mart ayının ortalarında Disiplin Kurulu kararını açıklayacaktı. Çünkü UEFA, 15 Nisan'da başlayacak play-off öncesi Disiplin Kurulu'nun kararını verip, Tahkim sürecinin de tamamlanmış olmasını istiyor. Tahkim Kurulu kararı, disiplin yargılamasında son noktadır. Tahkim, kararı onadıktan sonra TFF'nin bu kararı anayasal koruma altına alınıyor ve hiçbir üst mahkemece bozulamıyor.

IMF’den Türk Ekonomisine Övgü

IMF Türkiye Daimi Temsilcisi, "IMF'deülkelerin temsili yeniden tanımlandığında Türkiye onların arasında güçlü bir ülke olacak" dedi.
Mark Lewis, Stratejik Düşünce Enstitüsü'nce (SDE) düzenlenen ''Global Ekonomik Kriz ve Türkiye'ye Yansımaları'' konulu panelde yaptığı sunumda, 2009 yılının küresel ekonomi açısından 1950'den bu yanadünyanın yaşadığı en kötü yıl olduğunu söyledi.
Avro Bölgesinde yaşanan sorunların küresel ekonomideki sorunlarla bağlantılı olduğunu kaydeden IMF Türkiye Daimi Temsilcisi Lewis, ''Bu sorunların çözümü için küresel ekonomideki sorunlar çözülmeli'' dedi.
Geçen yılın Ağustos ve Eylül dönemlerinde küresel ekonomi konusunda daha iyimser olduklarını belirten Lewis, 4'ncü çeyrekte ise dünyada durumun çok daha kötü bir hal aldığını dile getirdi.
Önümüzdeki dönemde Avro Bölgesindeki politika yapıcılarının yaşanan sorunlara çözüm bulacaklarını var saydıklarını ifade eden Lewis, ''Bankaların kredi vermekten vazgeçeceklerini, bilançolarını azaltacaklarını düşünüyoruz'' diye konuştu.
IMF olarak dünyadaki birçok ülkeye ilişkin büyüme tahminlerini büyük oranda aşağı yönlü revize ettiklerini anımsatan Lewis, ABD, Avrupa ve Avro Bölgesinde ekonomik büyümede yavaşlama öngördüklerini belirtti.
2012 yılının ekonomik açıdan zor bir yıl olacağına dikkati çeken Lewis, ''Birçok ülkenin kamu finansmanını sıkılaştırması gerekiyor. Bu lükse sahip olmayan ülkeler var. Kredilerin yavaşlatılması ile ilgili bazı şeyler yapılmalı'' değerlendirmesinde bulundu.
Yükselişte piyasaların ekonomik aktivitelerinde artış yaşandığını anlatan Lewis, bu ülkelerin küresel ekonomideki paylarının arttığını belirtti.
Sunumunun sonunda Türkiye'ye ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Lewis, ''IMF'de temsil edilen ülkeler güçlü olan ülkeler. Ülkelerin IMF'de temsili yeniden tanımlanıyor. Bu tamamlandığı zaman Türkiye onların arasında güçlü bir ülke olacak'' ifadesini kullandı.

10 Şubat 2012

Kılıçdaroğlu''ndan kürsüde "Çİller tutuklandı" gafı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun DİSK Genel Kurulu'ndaki konuşmasında, hatalı not krizi yaşandı. Kendisine ulaşan bir not üzerine konuşmasını yarıda kesen Kılıçdaroğlu, salondakilere Tansu Çiller hakkında tutuklama kararı çıkarıldığı bilgisini paylaştı. Herkesi şoke eden bu açıklamanın ardından Kılıçdaroğlu konuşmasına kaldığı yerden devam etti. Basın mensupları, konuşmasının ardından Kılıçdaroğlu'na Tansu Çiller açıklamasını sorunca gerçek ortaya çıktı. Kılıçdaroğlu, "Bana not geldi ama o notun yanlış olduğu ortaya çıktı." açıklamasını yaptı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DİSK'in 14. Genel Kurulu'na katıldı. Mustafa Kemal Kültür Merkezi'nde düzenlenen Genel Kurulda konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hükümeti eleştirdi.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak yeni bir sürecin ve anlayışı topluma egemen kılmak istediklerini söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, her yerde ve her ortamda düşüncelerini söylediklerini ifade etti. Örgütsüz toplumların başkaları tarafından yönetileceğini belirten Kılıçdaroğlu, "Örgütlü toplum kendi kendini yönetir. Onun için yapmamız gereken örgütlenmedir. Örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırmaktır. Yeni yasalar geliyor, parlamentoya. O yasaların tamamı fasa fiso. Örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırıyoruz." ifadesini kullandı.
AK Parti hükümetini eleştiren Kılıçdaroğlu, hükümetin baskı ve şiddetle geçmişten hesap sormaya kalktığını savundu. Bu anlayışın adının 21. Yüzyılda 'postmodern diktatörlük' olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "O diktatörlük şu anda Türkiye'de uygulanmaktadır. Birisinin apoletleri vardı, bir başkasının apoletleri yok. Aradaki tek fark bu. Başka bir fark yok. Üniversiteleri, medyası özgür olmayan, gazetecileri hapiste olan, okumuşu yazmışı, yazarı, çizeri, akademisyeni hapiste olan bir düzene demokrasi denmez. Bu düzenin adı başka bir düzendir." dedi.
Mecliste yürütülen Anayasa çalışmalarına değinen Kılıçdaroğlu, Anayasa değişikliği yapılınca her şeyin düzeleceği düşüncesinin doğru olmadığını belirtti. Kılıçdaroğlu, "Anayasa değişikliği olmalı. Çağdaş, özgür bir Anayasamız olmalı. Özgürlüklerin önündeki bütün bentler, silinip atılmalı. Anayasa olmalı. Biz de bu amaçla zaten uzlaşma komisyonuna kendi konusunda uzmanı olan 3 arkadaşımızı gönderdik. Ama anayasa her şey değil. Anayasa'da ne yazar 'basın hürdür, sansür edilemez.' Peki ben size soruyorum, Türkiye'de basın hür ve sansür edilmiyor mu? Resmen sansür ediliyor. Oto sansür uygulanıyor."
Türkiye'de yargı bağımsızlığının var olmadığını öne süren Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin kapatılmasından sonra oluşturulan özel yetkili mahkemeleri eleştirdi. Bu mahkemelerin operasyon mahkemeleri olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: "Bu mahkemeler siyasi otoritenin arzularını yerine getirirler ve bu mahkemelerin bir görevi vardır, 1945'lerin Almanyası'ndaki toplama kamplarını 21. Yüzyılın Türkiye'sine getirmektir. Bunu yapıyorlar."
AK Parti'nin demokrasiyi içselleştirmiş bir parti olmadığı eleştirisinde bulunan Kılıçdaroğlu, demokrasi kültüründen gelmeyen AK Parti'nin demokrasi getirme amacı da olmadığını savundu. Kılıçdaroğlu, "Halka her türlü yalanı söylerler ve o yalanların üzerine kendi doğrularını kurmaya çalışırlar. Temel kuralımız doğrulara inanıyorsak inandığımız doğruları her yerde açık yüreklilikle savunacağız. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz." dedi.
Meclisteki iç tüzük gerginliğine de değinen Kılıçdaroğlu, hükümetin meclis iç tüzüğünü değiştirerek muhalefetin sesini iyece kısmaya çalıştığını iddia etti. Kılıçdaroğlu, "Komisyonlarda milletvekilleri bir önerge verecek. Bu komisyonda çıkacak CHP milletvekili sınırsız önerge verebiliyor. Önerge verme özgürlüğü var. Şimdi diyorlar ki; Meclis iç tüzüğünü değiştirmek istiyorlar. Komisyon bu kardeşim. Bu teknik komisyon, bu komisyonda çıkacak bir CHP'li sınırsız önerge veriyor, 5'tane, 3tane, 2 tane bazen hiç vermiyor. Şimdi diyorlar 1 tane vereceksin diyorlar ve buna demokrasi diyoruz." diye konuştu.
Tüzük görüşmeleri sırasında yaşanan kürsü gerilimini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Halkın kürsüsünü işgal ediyorlar. Halkın kürsüsünden halkın oylarıyla seçilmiş milletvekilini konuşturmama amacı vardı. Biz o kürsüye sahip çıktık. Ya bunu değiştirirsiniz ya özgürlük demokrasiyi getirirsiniz yoksa biz izin vermeyiz. 135 milletvekilimiz üzerine saldırdılar. Demokrasi anlayışına bak. İstediğiniz kadar saldırın dönmeyeceğiz, kararlıyız ve mücadele etmekten çekinmeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun. Hukukun üstünlüğüne inanmayan bir siyasi parti Türkiye'ye demokrasi ve özgürlükleri getiremez. Önce hukukun üstünlüğü diyeceğiz, hukukun üstünlüğünü savunacağız. " şeklinde konuştu.
Konuşması sırasında önüne getirilen bir notu okuyan Kılıçdaroğlu, notta Tansu Çiller için tutuklama kararı çıktığının yazdığını söyledi. Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: "Arkadaşlarım bir not getirdiler, 'Tansu Çiller'e tutuklama kararı çıktı' diye. Bakalım nasıl bir sonuç olacak." dedi. Kılıçdaroğlu'nun bu sözü üzerine salondakilerin alkışla karşılık verdiği görüldü.
Konuşmasının ardından basın mensupları Kılıçdaroğlu'na Tansu Çiller hakkında tutuklama kararı çıkarıldığı yönündeki sözlerine sordu. Kılıçdaroğlu, "Doğru bana bir not geldi ama notun doğru olmadığını tekrar bana ifade ettiler."ifadelerini kullandı.

Türkiye 3 yılda çipli kimliğe kavuşuyor

Geri sayım başladı. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin 'Pilot uygulama tamam. Nüfusun tümü 3 yıl içinde yeni kimliğe sahip olacak' dedi. Ayrıca tüm acil hatlar da 112 olarak tek numaraya dönüşecek.


İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, valiler toplantısında yürüttükleri projelere ilişkin şu bilgileri verdi:
Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı Projesi'nde pilot il olarak Bolu seçildi. Bu ilde 220 bin kişiye yeni kimlik kartları dağıtılarak, bu kartlarla yapılabilecek işlemler gözden geçirildi. Üç sene içinde proje tamamlanmış ve yeni kimlikler dağıtılmış olacak.
KİMLİKTE PARMAK İZİYeni kimlik kartları TÜBİTAK tarafından geliştirildi. Nüfus cüzdanının yanı sıra, sağlık karnesi, ehliyet ve vergi kimlik kartı olarak da kullanılabilecek. 10 yıllık kullanım ömrüne sahip kartlarda milli işletim sistemine sahip çip bulunuyor. Vatandaşın parmak izinin de yer aldığı dijital kimlik kartıyla, 6 haneden oluşan şifreyle işlem yapılacak. Yeni kimlik kartı, sigortadaki kaçakların önlenmesinin yanı sıra, sağlık karnesinin mükerrer kullanımı gibi sıkıntıların da önüne geçilmesini sağlayacak.
BÜTÜN ACİL NUMARALAR 112
112 Acil Çağrı Merkezleri Projesi'yle aralarında 110 İtfaiye, 112 Hızır Acil Yardım, 155 Polis İmdat, 156 Jandarma İmdat gibi acil numaraların tamamı '112' hattında toplanacak. 81 ilde acil çağrı merkezleri kurulacak. Pilot iller olarak belirlenen Antalya ve Isparta'da çalışmalar tamamlandı. Proje kademeli olarak ülke geneline yaygınlaştırılacak. 11 ilde daha merkezlerin yapımı tamamlandı ve bu yıl projenin faaliyete geçmesi planlanıyor. 28 ile ise ödenek gönderildi.

İşte cildinize düşman 18 şey

Kadınlar ciltlerinin güzel, parlak ve sağlıklı görünmesi için doğal veya kozmetik her türlü yolu kullanıyor. Ancak bunlar cilt için yeterli mi? Günlük yaşantınızda dikkat etmeniz gereken birçok konu var. Peki bunlar neler olduğunu biliyor musunuz?

Uzmanlara göre, doğrudan ya da dolaylı yollardan cildinizin parlaklığını, sağlığını alan, yüzünüzde kırışıklıkların artmasına yol açan birçok neden var. İşte bunlardan bazıları:
Makyaj: Yüzünüzde makyajla uykuya dalmak bakteri enfeksiyonuna ve akneye neden olan tıkanmış gözeneklere yol açabilir. Yastığınızın üzerinde kalan kozmetik kalıntıları hastalanmanıza neden olabilir. Bu nedenle yatmadan önce yüzünüzü mutlaka temizleyin. Ayrıca bağımlısıda olsanız bazı günler makyaj yapmaya ara vererek, gözeneklerin tıkanmasını önleyin, yüzünüzün rahat bir nefes almasını sağlayın.
Su ve kahve: Bol miktarda su içerek cildinizdeki kırışıklıklardan kurtulabilirsiniz. Daha fazla su içebilmek için suyunuza lezzet vermek için içine portakal ya da limon gibi meyve dilimleri ekleyebilirsiniz. Bunun yanısıra kahve de kuru ciltlerin en büyük düşmanından biridir.
Sivilceleri sıkmak: Çoğu insan yüzünde sivil görmeye katlanamayıp bunları sıkıp patlatır. Ancak cildinizdeki sivilceleri sıkmak ve patlatmak cildinizdeki kiri ve bakteriyi gözeneklerinizi içine gönderir. Bu nedenle sivilceleriniz daha da artar. Elinizden geldiğince sivilcelerinizi sıkmamaya çalışın.
Kilo verme: Birkaç kilo vermek sizin için önemli olabilir, ancak kilolarınızı doğru şekilde verdiğinizden emin olun. Öğün atlamak cildinizin daha hızlı yaşlandırır ve daha hızlı kurutur. Bu nedenle cildinizin sağlığını korumak için beslenme tablonuzda C (portakal), B3(yerfıstığı), E(avokado) ile A (yer elması) vitamini içeren gıdalar olmasına özen gösterin.
Duş almak: İnsanlar sıcak ve uzun duşları sever, ancak bu şekilde cildinizin epiderm katmanının dışını soyarsınız ve cildiniz pul pul olur ve kurur. Duşta cildiniz kızarmaya ve kaşınmaya başlarsa duştan çıkmanız gerektiğini bilmelisiniz. Ancak sudaki klor ve diğer elementlerin neden olabileceği cilt kuruluğuyla savaşmak için duş başlığı filtresi kullanabilirsiniz.
Deneme ürünleri: Çoğu kadın yeni çıkan ürünleri denemeyi sever. Kozmetikler, losyonlar ya da temizleyicilerin deneme ürünlerini hemen denerler. Ancak yüzünüzde beklenmedik bir alerjik reaksiyonla karşılaşmamak için yeni çıkan ürünleri cildinizin küçük bir bölümünde (kolunuz, elinizin üstü gibi) deneyin.
Uzun süre telefonla konuşmak: Saatlerce cep telefonuyla konuşmak çenenizin ve yanağınızın çevresinde kızarıklıklara ve kaşıntıya yol açabilir. Çünkü cep telefonunuzu uzun süre masada, tezgahta ya da çantanızda bırakıyorsunuz. Buralarda bulunan bakteriler de telefonla konuşurken yüzünüze bulaşıyor. Cep telefonunuzu silmek ve cildinizi temiz tutmak için yanınızda antibakteriyal mendiller bulundurun.
Saçlarınıza dikkat: Saçlarınız yüzünüze zarar verebilir. Saç spreyini püskürtmeden önce yüzünüzü örtmek için temiz bir havlu kullanın.
Uykusuzluk: Düzenli olarak uykunuzu almanız sadece dinç görünmenize yardımcı olmaz, ayrıca cildinizi yeniler, cildinizin susuz kalmasını önler. Uykunuzu iyi alamazsanız, cildiniz solgun görünür ve gözenekleriniz tıkanır. Geceleri cildiniz dinlenmek ve kendini onarmak için fırsat bulur. Bu işlemler sürerken ölü cilt hücreleriniz yastığınıza dökülür. Cildinizin sağlıklı olması için yastık kılıfınızı sık sık değiştirmelisiniz
Tuzlu yiyecekler: Lezzetli atıştırmalıklara dayanamıyorsanız, cildinizin susuz kalmasına yol açabilirsiniz. Beslenmenizdeki aşırı sodyum cildinizdeki nemi emer ve cildinizin kurumasına, solgunlaşmasına neden olur. Bundan korunmak için tuzlu atıştırmalıklardan ve yiyeceklerden uzak durun.
Gözlerinizi kontrol ettirin: Yıllık olarak göz muayenenizi yaptırın. Süresi geçen lens ve gözlük kullanmak gözlerinizi kısarak bakmanıza yol açar. Bu nedenle de gözlerinizin çevresinde çizgiler ve kırışıklıklar oluşur.
Kaşlarınızı çatmayın: Yüz ifadelerinizden kaynaklanan cildinizdeki kasların hareketi yüzünüzde kırışıklıklara yol açabilir. Cildinizin genç kalması ve yüzünüzde kalıcı çizgiler ve kırışıklıklar oluşmaması için kaşlarınızı çatmayın, somurtmayın.
Şeker: Çok fazla şeker tüketirseniz cildinizdeki kolajenler zarar görür ve cildiniz sarkar. Şeker ihtiyacınızı ananas ya da mango gibi organik meyvelerle karşılamalısınız.
Egzersiz yapın: Günümüzde egzersiz hemen her şey için bir çare olarak görünüyor. Egzersiz kan akışınızı artırmaya yardım eder ve yüzünüze sağlıklı bir parıltı verir. Ayrıca vücudu toksinlerden temizler. Düzenli olarak egzersiz yapmazsanız cildinizdeki yaşlanma lekelerinizde artış görebilirsiniz.

Eve gelince hemen temizlenin: Kirlilik sebebiyle havada birçok ağır kimyasallar ve toksinler bulunuyor. Bu nedenle ne zaman güvende olup olmadığınızı bilmeniz çok zor. Cildinizin kaşınmasını önlemek için eve gelir gelmez üzerinizdeki giysileri değiştirin ve yüzünüzü iyice temizleyin. Bunlar üzerinizde kaldıkça cildiniz daha fazla kimyasal emecektir.
Sigara: Sigaranın sağlığınızı bozduğunu hepiniz biliyorsunuz. Bunun yanı sıra sigara pasif içiciler için de tehlikelidir. Sigara içmeseniz de çevrenizde içilen sigara cildinizin sarkmasına ve kırışıklık sürecinin hızlanmasına yol açabilir.
Stres: Stresli ortamlar ve sürekli stres altında olmanız cildinizde akneye, solgunluğa, kaşıntıya ve lekelere yol açabilir. Ayrıca yüz mimiklerinizden kaynaklanan stres çizgileri de zaman geçtikçe yüzünüze iyice yerleşir. Stresten uzak durmak için kitap okuyun, yemek yapın ya da yürüyüşe çıkın.
Klor: Havuzda yüzdükten sonra yüzünüzdeki klor cildinize zarar verebilir. Hatta duş aldıktan sonra bile klor temizleyiciler ve hatta losyonlarla etkileşime geçerek cildinize sıkıca tutunabilir. Kloru etkili bir şekilde cildinizden uzaklaştırmak için, havuzdan çıktıktan sonra her zaman ekstra köpüklü sabun ya da vücut jeli kullanın.

Gündüz Tamirci, Gece Hırsız Olarak Girdi

İstanbul Avcılar'da bir kişi gündüz tamirci olarak geldiği eve, gece soyguncu olarak girdi.
Avcılar Denizköşkler mahallesinde, Z.K. adlı kadın, evdeki arıza üzerine su tesisatçısı çağırdı.
Tesisatçıda çalışan Türkmenistan asıllı A.C., bir yandan arızayı giderirken, bir yandan da evde keşif yaptı.
Ertesi gün elinde bıçakla gelen A.C., camı kırdıktan sonra girdiği evde anne ve kızını tehdit ederek bin 500 lira ve aynı değerde ziynet eşyası aldıktan sonra kaçtı.
Avcılar'da kaldığı evde yakalanan ve suçunu itiraf eden A.C., Gayrettepe Asayiş Müdürlüğü'ndeki işlemlerinin ardından, adliyeye sevk edildi.

09 Şubat 2012

"Uludere Olayı 'Tuzak' Olabilir"

Başbakan Yardımcısı Arınç, 34 kişinin öldüğü Uludere olayıyla ilgili olarak, "Zamanlama dikkat çekici" dedi ve "tuzak" vurgusu yaptı.



"Terörle mücadelenin en başarılı olduğu dönemde Uludere'de yaşanan olay, süreci boşa çıkarma çabasıdır" diyen  Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 34 kişinin hayatını kaybettiği olayın zamanlamasına dikkat çekti.
Arınç, şunları söyledi:
"Terörle mücadelenin en başarılı ve en sonuç alıcı zamanında, halkla hükümetin, devletin kucaklaştığı, bir güven havasının oluştuğu, terör örgütünün eylemlerinin neredeyse durma noktasına geldiği bir zamanda, sivil yurttaşlarımızın bombalanmış olması bence o sürecin önüne geçmek, süreci boşa çıkarmak, o sürecin olumlu olarak devam etmemesi için kurulan bir tuzak, yapılan bir yanlış, yönlendirme, ne derseniz deyin, sanki işin içerisinde henüz tespit edemediğimiz, ama mutlaka ortaya çıkaracağımız, çıkarmak zorunda olduğumuz bir olay olarak tahmin ediyorum."

Alimler, Suriye askerlerine 'ordudan ayrılın' fetvası verdi

İslam dünyasının tanınmış alimleri ve düşünürleri, Suriye'de yaşananlar konusunda bildiri yayımladı.
Aralarında Uluslararası Müslüman Alimleri Birliği Başkanı Dr. Yusuf el Karadavi, Suudlu alim Selman Avde ve Mısır Müftüsü Dr. Ali Cum'a'nın da bulunduğu 107 ismin imzasını taşıyan bildiride, Esed rejimine bağlı kalmanın kabul edilemez olduğu vurgulandı. "Ordudan ayrılmalar ve ayrılanların Özgür Suriye Ordusu'na katılmaları için fetva veriyoruz." denildi.
İslam dünyasının tanınmış 107 aliminin imzasını taşıyan bildiride, "Muhalif Özgür Suriye Ordusu ve devrimciler, maddi ve manevi her alanda desteklenmeli, bu desteğin arasında Suriye'den büyükelçiliklerin çekilmesi ve Suriye yönetimine destek veren Rusya ve Çin'e protesto mesajları iletilmeli." denildi. Ordu ve güvenlik güçlerinin halkı katletmesinin kabul edilemez olduğu ifade edilirken, ordu ve güvenlik güçlerinin insanları öldürme emrine karşı gelmeleri ve bu emirlere karşı itaatsizlikte bulunmaları gerektiği aktarıldı. İslam alimleri, her yerde Suriye'deki devrim hareketini desteklemek için komitelerin kurulmasını isterken, bu komitelerin Suriye'deki halka gıda ve diğer insani maddeleri sağlamak için özellikle Türkiye, Ürdün ve Lübnan'da oluşturulması gerektiğini dile getirdi. Suriye'de yaşananlar için, "Rejimin suiistimalleri, zulmü ve kan dökmesi" ifadelerinin kullanıldığı bildiride, olup bitenler karşısında susanlar ve buna ortak olanlar için bir utanç olduğu kaydedildi. Müslüman alimler, halk devrimlerinin yaşandığı Mısır, Libya ve Tunus'ta da benzer fetvalar yayımlamıştı.
AA

"TBMM Kürsü İşgali Altındadır"

AK Parti Grup Başkanvekili Canikli: ''TBMM'de kürsü işgal işgal altındadır. Bu militanvari bir tavırdır, kaba kuvvet ve şiddettir" dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, CHP milletvekillerinin TBMM Genel Kurulunda yaptıkları eyleme ilişkin, ''TBMM'de kürsü işgal altındadır. Bu militanvari bir tavırdır, kaba kuvvet ve şiddettir'' dedi.
Mecliste basın toplantısı düzenleyen Canikli, İçtüzük değişiklik tekliflerine ilişkin daha önce yaşanan süreci anlattı. Muhalefet milletvekilleri ile yapılan görüşmelerde bir mutabakata varılamadığını dile getiren Canikli,
şunları söyledi:
''Olabilir. Bugün, CHP tarafından Meclis işgal edilerek çalıştırılamaz hale getirilmek isteniyor. Şiddet, kaba kuvvet kullanılarak milletin kürsüsü, milletin sesinin ifade edildiği kürsü, CHP milletvekillerince işgal edilmiştir. Çalışmaları bu şekilde engellemek istiyorlar. TBMM, milletin Meclisi. Demokrasinin temel organı. Halkın sesi, milletvekilleri aracılığıyla burada ifade ediliyor. Tartışmalar olur. Zaman zaman arzu etmediğimiz halde sertleşmeler olduama hiçbir şekilde bu anlaşmazlıklar,Meclis kürsüsü işgal edilerek yapılmadı. İlk kez böyle bir şey yapıldı. Daha önce üzerinde mutabakat olmadan İçtüzük değişikliği yapıldı. Mesela 2001'de. İktidarın önerisi, muhalefetin onayı alınmadan, orada maddeler üzerindekonuşma, önerge hakkı kaldırıldı. Doğrudan milletvekillerinin sesi, soluğu kesilmişti. O düzenleme yapılırken bile kürsü işgal edilmemiştir. TBMM'de kürsü işgal edilmiştir. Kürsü işgal altındadır. Bu militanvari bir tavırdır, kaba kuvvet, şiddettir. Milletin iradesini hedef alan bir yaklaşımdır. CHP bunu yapıyor. Elbette TBMM'yi çalıştıracağız. Gecikebilir, geç de olsa, çalıştırmaya devam edeceğiz. CHP'nin bu tavrı hiçbir şekilde kabul edilemez. Milleti hedef alan, millete rağmen milletin kürsüsü olarak bilinen o kürsü, fiziki olarak işgal altındadır. Böyle bir durum olduğunda, genel ilkeler kurallar burada söz konusu. İçtüzüğe, bu durumun sabrımızla, irademizle, kararlılığımızla CHP'nin bu işgalci tavrını, millet iradesine set çekmeye, gem vurmaya, engellemeye çalışan illegal yaklaşımını, yasadışı, İçtüzüğeaykırı bu tavrı, kararlılığımızla ortadan kaldıracağız. CHP, bu şekildeişgalci tavrıyla, militarist yaklaşımıyla kuraları ihlal eden yaklaşımıyla TBMM'nin çalışmasını engelleyemeyecektir. Düşündüğü gerçekleşmeyecektir.''

08 Şubat 2012

CHP'liler kürsüyü işgal etti

CHP'li vekiller "komisyon" sıralarına oturdu. TBMM İç Tüzük Değişikliği Teklifinin görüşmelerine geçilmeden önce CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce'nin başkanlığında bir grup milletvekili Genel Kurul salonundaki komisyon sıralarını ardından da kürsüyü işgal etti.

CHP milletvekilleri, TBMM Genel Kurulunda içtüzük değişikliği teklifinin görüşmeleri sırasında komisyon sıraları ve kürsüyü işgal etti.
TBMM Genel Kurulunda, AK Parti, CHP, MHP ve BDP'nin grup önerilerinin ardından, görüşmeleri yarım kalan TBMM İçtüzük değişikliği teklifinin görüşmelerine geçildi.
CHP'li milletvekilleri, görüşmelere geçilmeden önce verilen arada, komisyon sıralarına oturarak, birleşimin açılmasını bekledi. TBMM Başkanı Cemil Çiçek, birleşimi yönetmek üzere kürsüye çıktı. CHP'lilerin komisyon sırasına oturması nedeniyle komisyon temsilcileri de Bakanlar Kurulu sıralarına oturmak zorunda kaldı.
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, teklifin görüşmelerinde Başkanlık Divanı'nı temsilen TBMM Başkanvekili Mehmet Sağlam'ın yer almasını eleştirdi, Sağlam'ın TBMM Anayasa Komisyonu görüşmelerinde tarafsızlığını yitiren açıklamalarda bulunduğunu savundu. Hamzaçebi, Sağlam'ın, 5 dakikayı aşan konuşmaların demogoji olduğunu söylediğini belirterek, Anayasaya göre, Meclis başkanvekillerinin, tarafsızlığına gölge düşürecek hiçbir açıklamada bulunamayacağını söyledi.
Hamzaçebi, Sağlam'ın kalkıp, başka bir Meclis Başkanvekilinin katılmasını istedi.
TBMM Başkanı Çiçek, kendisinin yönettiği birleşimlerde, bu konuların dile getirildiğini anımsatarak, Sağlam'ın, bu konulara ilişkin açıklamalarda bulunduğunu kaydetti. Çiçek, ''Sizlerde vardığımız mutabakat gereği, teklifin tümünü görüştük. Meclis Başkanı olarak önümde hangi sıraya göre iş ve işlemler yapılacaksa onu yapmak durumundayım. Bugün İçtüzük değişikliği için biraz önce karar alındı. Bahsettiğiniz husus geçtiğimiz oturumlarda karara bağlandı. Teklifin soru cevap kısmında kalmıştık. Şimdi başa dönme imkanımız yok, kaldığımız yerden devam edeceğiz, soru-cevap kısmına geçeceğiz. Yürüyen bir işlem var, ilk kez başlamıyoruz'' diye konuştu.
Hamzaçebi, mutabakata varılmadığını, eğer mutabakat olsaydı bu kadar toplantı yapılmayacağını, ortada bir ihtilafın bulunduğunu ileri sürdü. Hamzaçebi, ''Çarşamba gününe kadar dondurulmuş sorunu, buzdolabından çıkardık, şimdi o sorun üzerine konuşuyoruz. Sağlam'ın geçen oturumda oturması, bundan sonra oturacağı anlamına gelmez. Sağlam'ın oturması, Anayası'nın 94. maddesine aykırı olur'' görüşünü savundu.
AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, İçtüzükte, Meclis başkanvekillerinin, sadece kürsüde bulunurken hiçbir tartışmaya katılamayacağının, görüş beyan edemeyeceğinin yer aldığını söyledi. Elitaş, komisyon sıralarının işgal edilmesinin, ''milli iradeye karşı yapılmış bir hareket olduğunu'' ifade etti.
MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır ise usul tartışması açılmasını istedi.
AK Parti'lilerin, bunun usule uygun olmadığı yönündeki itirazları üzerine Çiçek, usule uygun olmadığını kendisinin de bildiğini söyledi. Çiçek, orta yolu bulmak adına, kaç gündür gayret ettiklerini ifade ederek, usul tartışması açtı.
AK Parti ile CHP'li milletvekillerinin tartışması üzerine Çiçek, milletvekillerini, ''Sükunete davet ediyorum. Konuşarak her şeyi anlamaya çalışabiliriz. Böyle bir uslup olmaz, doğru değil'' diye uyardı.
Tartışmaların sürmesi üzerine, komisyon sıralarında oturan CHP'li milletvekilleri yerinden kalkarak, kürsüyü işgal etti. CHP'lilerin ayrılmasıyla boşalan yere, komisyon üyeleri geçti. TBMM Başkanı Cemil çiçek, bu gelişme üzerine birleşime ara verdi ve grup başkanvekillerini toplantıya çağırdı.
CHP'li milletvekillerinin TBMM Genel Kurulu kürsüsünü işgali, verilen arada da sürüyor.

Dalgalar yolu trafiğe kapattı

Karadeniz'de etkili olan fırtına hayatı olumsuz etkiliyor.
Karadeniz'de fırtınanın oluşturduğu dalgalar nedeniyle, İnebolu Limanı'ndaki Kastamonu Entegre'ye ait tesislerde ve İnebolu Tersanesinde hasar oluştu, limana demirli 2 balıkçı teknesi battı, çok sayıda balıkçı teknesi zarar gördü.
Liman çevresindeki dalgakıranları aşan dalgalar, iskelelere zarar verdi, balıkçı teknelerini kıyıya savurdu. Bazı transit gemiler, İnebolu Limanı'na sığınırken, limanda bulunan Kastamonu Entegre'ye ait depolama tesisi ağır hasar gördü. Gümrük Müdürlüğünce kullanılan konteyner de kullanılamaz hale geldi.
Liman iskelesinde demirli bulunan iki katlı yüzer atölyenin bir kısmı da suya gömüldü. Yüzer atölyenin kurtarılması için çalışma başlatıldı.

S.S. İnebolu Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Ali Rıza Taşkın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İnebolu'da ilk kez bu kadar kuvvetli fırtınaya tanık olduklarını belirtti. Taşkın, balıkçılar Mehmet Karadeniz ve Kazım Küllü'ye ait demirli teknelerin battığını söyledi.
Çok sayıda teknede de hasar oluştuğunu ifade eden Taşkın, ''Bir gün önce başlayan poyraz gece etkisini artırdı. Gece boyunca burada nöbet tuttuk. Balıkçı arkadaşlarımız teknelerini kurtarmak için sabaha kadar çalıştı. Ama maalesef iki teknemiz battı, birçok teknede de hasar var. İnebolu Limanı'nın kuzey rüzgarlarına açık olması bu sonucu doğurdu'' dedi.
Meteoroloji yetkilileri, fırtınanın yarın sabaha kadar sürmesinin beklendiğini ifade ederek, denizcileri uyardı.
-Abana-
Kastamonu'nun Abana ilçesi sahilinde bulunan evleri su bastı. Beşevler mevkisindeki evlerin duvarları dalganın etkisiyle yıkıldı. Buradaki evlerin zemin katlarını su basarken yollarda su birikintisi oluştu.
Beyazsaray Meydanı, denizden gelen çakıl ve kumla dolarken Çatalzeytin karayolu üzerindeki Hacıveli mevkisinde yolun tek şeridi dalganın etkisiyle çöktü.
Zararı önlemek için çalışan belediye ve karayolları ekipleri, dalganın etkisini azaltmak için iş makineleriyle sahile kumdan set yapmaya çalıştı.
Çalışmaları yerinde inceleyen ve belediye ekiplerini yönlendiren Abana Belediye Başkanı Rıdvan Oyar, fırtınayla birlikte dalgaların ilçede ağır hasar meydana getirdiğini, ekiplerin gece boyunca çalıştığını söyledi.
Evlerini su basan vatandaşlar, itfaiye merdiveni ile pencerelerden alındı.
Evinin giriş katı sular altında kalan Aynur Yılmaz, dalgaların her yıl ilçede hasar oluşturduğunu ancak bu fırtınanın çok daha şiddetli olduğunu söyledi.
Gece saatlerinde bahçesindeki duvarın yıkılma sesiyle dışarı baktığını söyleyen Yılmaz, ''Duvarın yıkıldığını ve içeriye dalgaların girdiğini gördüm. Hemen dışarı çıkarak garajdaki otomobilimi dışarıya aldım ve ben de evden uzaklaştım. Daha sonra duvarın yıkılmasıyla birlikte sular tamamen bahçeye girdi ve oturduğumuz yerin birinci katı tamamen sulara teslim oldu'' dedi.
Bölgede tehlike yaşanmaması için elektriklerin kesildiği bildirildi.



-Zonguldak-
Zonguldak'ın sahil kesiminin tamamında etkili olan fırtına dolayısıyla oluşan yüksek dalgalar, Zonguldak Limanı'ndaki mendireği aştı. Kozlu beldesi sahilinde yer alan Atsushi Miyazaki parkına zarar veren dalgalar, kıyıdan 20 metre uzaklıktaki karayoluna kadar ulaşarak trafiği aksattı.
Polis ekipleri, suyla dolan karayolunu zaman zaman trafiğe kapatarak sürücüleri alternatif güzergahlara yönlendirdi.
Dalgaların, Atsushi Miyazaki Parkı'ndan sürüklediği banklar ile yer döşemesinde kullanılan sentetik kaplamalar, Kozlu Belediyesi ekiplerince çevreden toplandı.
Meteoroloji Müdürlüğü yetkilileri, rüzgarın hızının saatte 30 kilometreye ulaştığını, dalga yüksekliğinin kıyıda 6 metre, açıklarda ise daha yüksek olduğunu kaydetti.
-Amasra-
Bartın'ın Amasra ilçesinde de mendireği aşan dalgalar, yat ve yolcu iskelesi inşaatında çalışan işçilerin kalmaları için hazırlanan prefabrik evi yıktı, bazı balıkçı tekneleri ve ağlarının yanı sıra sahildeki çay bahçelerine zarar verdi.
Amasra Belediyesince yapılan anonslarda, liman yakınında park halindeki araçların bölgeden uzaklaştırılması çağrısı yapıldı. Liman içinde bazı elektrik direkleri yıkıldı.
Amasra Belediye Başkanı Emin Timur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dalgaların prefabrik konutu yıktığını, balıkçıların ağlarına da önemli zarar verdiğini belirterek, ''Prefabrik konutta işçiler uyarıldığı için kalmıyordu. Yapının içindeki yatak, yorgan, ranza gibi tüm eşyalar alana yayıldı. Böyle büyük dalga görmemiştik'' dedi.

SAMSUN'DA GEMİ KARAYA OTURDU

Malta bandıralı Feruz adlı kuru yük gemisi, sürüklenerek Doğupark yakınlarındaki Mert Plajı açığında karaya oturdu.
İçinde 16 mürettebatı bulunan gemiyi kurtarma ve mürettebatı tahliye çalışmaları için fırtınanın dinmesi bekleniyor.
Samsun Vali Yardımcısı Mesut Taner Genç, geminin bağlı bulunduğu firmanın şuana kadar kurtarma talebinde bulunmadığını belirtti.
Genç, hava muhalefetinin ardından talep gelmesi durumunda kurtarma çalışmalarına başlanabilineceğini kaydetti.
Bu arada fırtına nedeniyle Doğupark alanındaki sahil yolu asfaltında çöküntüler oluştu.




Karacan Grubu'na Operasyon

Vatan ve Milliyet gazetelerinin satışı ile ilgili 10 kişi gözaltına alındı.



Milliyet ve Vatan Gazetelerini satın alan iki ortaktan Karacan Grubuna operasyon. Yapılan aramaların ardından 10 kişi gözaltına alındı.
Karacan Grubunun, gazetelerin satışından doğan vergi borcunu ödememek için, kaynaklarını farklı kişiler üzerinden yurt dışına çıkarmaya çalıştığı öne sürülüyor. 
Organize Şube Müdürlüğü ekipleri bu sebeple Karacan Grubu'na ait binalarda arama yaptı.
Arama sonrası 10 kişi gözaltına alındı.
Gözaltına alınan şüpheliler emniyet müdürlüğüne götürüldü.
Soruşturmanın devam ettiği, başka kişilerin de gözaltına alınabileceği öğrenildi.

Kapıkule selden, Hamzabeyli kardan kapandı

Meriç Nehri'nin taşmasıyla yolları sular altında kalan Bulgaristan, Kapıkule'nin karşısındaki Kaptan Andrevo Sınır Kapısı'nı tüm geçişlerekapattı. Kapıkule kara gümrük kapısının ardından Bulgaristan aynı gerekçeden dolayı demiryolu hattını da ulaşıma kapattı. Bu nedenle iki ülke arasındaki karşılıklı tren seferleri iptal edildi.
Bu arada Türkiye'yi Bulgaristan'a bağlayan ikinci önemli sınır kapısı olan Hamzabeyli'de ulaşıma kapatıldı. Bulgar tarafından yoğun kar yağışı Hamzabeyli'den sadece küçük araç ve yolcu otobüslerinin geçişine izin veriliyor. Yolların kapanmaması için TIR araç geçişlerine izin verilmiyor.
(CİHAN)

07 Şubat 2012

Fetih ve Hamas Abbas'ın geçici başbakanlığında uzlaşmaya vardı

Filistinli rakip siyasî gruplar El Fetih ve Hamas arasında aylardır devam eden uzlaşma görüşmelerinde önemli bir karar alındı.
Hamas, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Filistin topraklarında genel seçimler için hazırlık yapacak geçici Filistin birlik hükümetinde başbakanlık görevini yürütmesine ilişkin Katar'ın teklifini kabul etti. Hamas liderliğini bırakacağının sinyallerini veren Halid Meşal, Hamas ve El Fetih'in anlaşma konusunda ciddi olduklarını duyururken, Filistin lideri Abbas da anlaşmanın uygun olan en kısa sürede yürürlüğe konacağını belirtti. Cumhurbaşkanlığı görevini de sürdürecek olan Abbas, Hamas'ın şiddetle karşı çıktığı ve Batı yanlısı olarak adlandırılan Salam Fayed'in başbakanlık görevini yürütecek. İsrail ise Hamas-El Fetih anlaşmasından rahatsız. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Abbas'ın Katar'ın teklifini kabul etmesini, 'barış yolunu terk etmek' olarak değerlendirerek, "Ya Hamas ya da İsrail ile barış yaparsınız, ikisiyle birden yapamazsınız." diye konuştu. En son 2006 yılında yapılan parlamento seçimlerini Hamas, rakibi Fetih'e fark atarak kazanmış, bunun üzerine de Filistin yönetimi ve toprakları fiilî olarak bölünmüştü. Devlet başkanlığı seçimleri Abbas'ın görev süresi iki yıldır sona ermiş olmasına rağmen yaşanan krizlerden dolayı yenilenemiyor. Katar'da imza atılan ve detaylarının da Mısır'ın başkenti Kahire'de görüşülmesi planlanan anlaşmaya göre hükümette yer alacak bakanlar hiçbir mevcut partinin mensubu ya da taraftarı olmayacak. Ayrıca geçici hükümet, Gazze'nin yeniden inşa faaliyetlerine de başlayacak. 

İsa Gök'ün 'mezhep yapılanması' iddiası Alevîleri kızdırdı

CHP Mersin Milletvekili İsa Gök'ün, "CHP şu anda genel merkezin verdiği talimatla tek bir etnik temele ve tek bir mezhebe dayanarak yeniden oluşturuluyor." sözleri, Alevileri kızdırdı.

Mersin'deki Alevi dernekleri, önceki gün bir eylem yaparak kendi milletvekillerini protesto etti. Alevi Kültür Dernekleri Genel Merkezi de yaptığı açıklamada, hiçbir partinin iç tartışma ve çekişmelerinin tarafı olmadıklarını vurguladı, kendilerini hedef gösteren Gök'ü özür dilemeye çağırdı.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na mezhep ve etnik kimliği üzerinden yüklenen parti içi muhalifler, tabandan tepki alıyor. Antalya Milletvekili Osman Kaptan, son Parti Meclisi (PM) toplantısında Kılıçdaroğlu'nu hedef alırken, "Çevrenizdeki insanlar belirli bir mezhepten. Cemevlerinde partiye üye yazımı yapılıyor." iddialarında bulunmuştu. Muhalif kanatta yer alan PM üyesi İsa Gök de geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında, "CHP şu anda genel merkezin verdiği talimatla tek bir etnik temele ve tek bir mezhebe dayanarak yeniden oluşturuluyor." iddialarında bulundu. Bir süredir parti yönetimiyle gemileri yakan Gök, bu çıkışı yüzünden seçmen bölgesi Mersin'de protesto edildi. Alevi Kültür Dernekleri Mersin Şube Başkanı Suat Kılıç, kendilerini hedef gösterdiğini ileri sürerek Gök'ü kınadı. Kılıç, "Hiç kimse Aleviler üzerinden siyaset yapmaya kalkışmasın, bizi Sünni kardeşlerimizden koparmaya çalışmasın. Biz Aleviler, 72 millete bir nazarla bakmaya devam edeceğiz." dedi. Alevi Kültür Dernekleri Genel Sekreteri Hüseyin Yıldırım da yaptığı yazılı açıklamada şu görüşü dile getirdi: "Alevilerin duruşu diktir. Bu nedenle parti içi tartışma ve çekişmelerin tarafı ve karşıtı olamazlar. Gök'ü tüm Alevilerden özür dilemeye, beyanı çarpıtılmış ise tekzip etmeye çağırıyorum."
Bu arada İsa Gök, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirdi. Mersin'de yaptığı açıklamada "Ben Kılıçdaroğlu'na demokrat olmadığı için, solcu olmadığı için, sosyal demokrat görmediği için karşıyım." dedi. MYK toplantısı sonrası konuşan Parti Sözcüsü Birgül Ayman Güler de Gök'e cevap verdi. Güler, Gök'ün açıklamalarının haksız bir değerlendirme olduğunu söyledi.

Kayyum resti çeken muhalifler, 'üçüncü kurultay' hakkı istiyor

Çifte kurultaya hazırlanan CHP'de, parti içi muhalifler üçüncü bir kurultay istiyor.


Genel Merkez'e yapılan başvuruda, 1 Mart'ta yapılacak kurultayın gündeminde, salonda gerekli çoğunluğun bulunamaması durumunda ne yapılacağına dair bir madde olmadığına işaret edildi ve gündemin düzeltilerek yeniden yayınlanması talep edildi. Muhalifler, taleplerinin yerine getirilmemesi ve kurultayın tek gün olarak düzenlenmesi halinde hukuksuzluk olacağını ileri sürerek kayyum için yargıya gideceklerinin altını çiziyor. Anamuhalefet partisinin tüzüğünde, yeterli çoğunluğun (salt çoğunluk) bulunmaması durumunda belirlenen bir başka tarihte çoğunluk aranmadan kurultay yapılabileceği öngörülüyor.
CHP yönetimi ve parti içi muhalifler yaklaşan çifte kurultay öncesi birbirinden ilginç taktikler geliştiriyor. Parti kulislerinden alınan bilgiye göre, yönetim yanlısı delegeler muhaliflerin çağrısı üzerine yapılacak 1 Mart'taki kurultaya katılmayacak. Gerekli çoğunluk sağlanamadığı için kurultay da yapılamayacak. Parti tüzüğünde, bu tür durumlarda kurultayın bir başka tarihte salt çoğunluk aranmaksızın toplanması gerektiği belirtiliyor. Ancak Genel Başkan Kılıçdaroğlu, ikinci kurultayın gündeminde bu maddeye yer vermedi. Genel Merkez'in ikinci kurultayı toplatmama girişiminin farkına varan muhalifler, harekete geçti. Genel Merkez'e yapılan başvuruda, ikinci kurultayın gündeminin yeniden yayınlanması ve bu düzeltmenin yapılması istendi. Eski Ankara İl Başkanı Ali Yıldızlı, kurultay ilanında düzeltme yapılmaması halinde hak sahibi delegelerin yargıya başvuru hakkının doğacağını belirtti.
Genel Merkez, muhaliflerin bu başvurusunu dikkate alması durumunda yeni bir düzeltme ilanı vermek durumunda kalacak. Bu durumda parti yönetimi tüzük kurultayı için 4. kez kurultay ilanı vermiş olacak. Parti yönetimi ilk olarak Kılıçdaroğlu'nun belirlediği gündemle toplanmak üzere 26 Şubat için kurultay ilanı verdi. Ancak muhaliflerin kayyum resti üzerine ikinci kurultay tarihi olarak 1 Mart tarihini belirledi. Parti yönetimi, bu kararın ardından salon değişikliği için 3. kez ilan vermek zorunda kaldı.
Ali Yıldızlı, Genel Merkez'in parti içi demokrasi söylemine karşılık, delege seçimini kurultay sonrasına bırakmadığını kaydetti. Yıldızlı, "Tüzük kurultayının amacı, delege ve örgüt yöneticilerinin çarşaf listeyle belirlenmesiydi. Ama maalesef Genel Merkez'in söylemiyle eylemini aynı noktada buluşturmuyor." dedi. Mahalle delege seçimleri devam eden Ankara'da hiçbir yerde sandık konulmadığını öne süren Yıldızlı, şöyle devam etti: "Yenimahalle Alaçatlı Mahallesi'nde İl Başkanı Zeki Alçın bile sandığı koyduramadı. Çayyolu ilçe temsilcilik binasını açtıramadı. Yenimahalle ilçe başkanı 'Açmıyoruz' demiş. Bunlar noter tarafından da tespit edildi. Etimesgut'ta cumartesi günü hiç sandık konulmadan delege tespiti yapıldı. İlçe yönetim kurulu üyelerinden biri istifa etti. Parti tüzüğümüze göre bir üye bile eksildiğinde yönetimin düşmesi gerekiyor. Ama yönetim çalışmayı sürdürüyor."

Uludere operasyonu valiye ve tümen komutanına haber verilmemiş

Meclis Uludere Komisyonu, 34 kişinin hayatını kaybettiği olaya ilişkin bölgedeki incelemelerini tamamladı. İlk gün, olayda ölenlerin aileleriyle görüşen komisyon, dün de askerî ve sivil yetkililerin katıldığı toplantıda saldırıya ilişkin bilgi aldı.
Komisyona, Valilik'te askerî yetkililer tarafından brifing verildi. Brifingde 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral İlhan Bölük, şunları aktardı: "Bombalamadan haberimiz yoktu, sadece olaydan yarım saat önce 'Hava trafiğine kapatılmıştır' şeklinde bilgi notu geldi. Olayı vatandaşlardan gelen şikâyetler üzerine öğrendik."
Komisyon Başkanı İhsan Şener de görüşmeden sonra yaptığı açıklamada "Aldığımız bilgiye göre operasyonda, Şırnak sınırları içerisindeki idarî ve güvenlik birimlerinin kararı olmadığı anlaşılıyor." dedi. Komisyon, bölgeden "Bombalama emri Şırnak'tan verilmedi" izlenimiyle ayrılırken, komisyonun CHP'li üyesi Malik Ecder Özdemir, 'ilk ve ikinci bomba arasındaki 45 dakika süre' iddialarına dikkat çekti. Özdemir, "Buradaki yetkililer devre dışı bırakılınca bu sorunun da cevabını alamadık. Çünkü, 4-5 kez bombalandığı söyleniyor. Ama cevaplar burada değil." diye konuştu. İncelemelerine 2 ay süresince Ankara'da devam edecek olan komisyon, olayla ilgili Heron görüntülerini de ilgili makamlardan isteme kararı aldı.
KOMİSYON, GÖRGÜ TANIKLARINA HERONLARI SORDU
Bu arada komisyonun, olaydan sağ kurtulan Davut Encü ve Hacı Encü isimli iki genci önceki gün dinlediği öğrenildi. Davut Encü, yapılan görüşmenin içeriğini şöyle anlattı: "Komisyon bize şunları sordu: Heron üstünüzde miydi, top sesini duydunuz mu, bu yolu daha önce kimler kullanıyordu, elinizde sizi görebilecek bir şey var mıydı? Biz de var dedik. Görüyorlar dedik. Her zaman gittiğimiz tek yoldu. Bizi vuracaklarını düşünmedik. Zaten üzerimizde silah yoktu."

Yaptığı katliam için madalya istedi


Norveç'te 77 insanı öldüren aşırı sağcı Anders Behring Breivik, yaptığı katliamdan dolayı madalya hak ettiğini söyledi.
İslam karşıtı Breivik, serbest bırakılmayı da talep etti. Nisan ayında başlayacak dava öncesinde tutuklu olarak son kez mahkeme karşısına çıkarılan 32 yaşındaki Norveçli, kâğıttan okuduğu savunmasında, "saldırının göçmenlere sahip çıkan ve Norveç'in İslamlaştırılmasına katkı sağlayan vatan hainlerine yapıldığını" söyledi. Saldırıları düzenlediğini kabul eden Breivik, bunun suç olmadığını savundu ve mahkemenin yetkisini reddetti. Breivik, katliamdan kurtulan 100 kişi ve kurbanların ailelerinin önünde, serbest bırakılmayı istedi. Hâkim, Breivik'in 16 Nisan'da başlayacak ilk duruşmasına kadar tutuklu kalmasına karar verdi.
OSLO CİHAN

06 Şubat 2012

Tunca ve Meriç nehirlerinin debileri yükseliyor

Bulgaristan'da bir barajın duvarlarındaki çatlaklardan akan suyun karıştığı Tunca ve Meriç nehirlerinin debileri hızla yükseliyor.


Edirne Valisi Gökhan Sözer, makamında gazetecilere yaptığı açıklamada, Bulgaristan'daki kar yağışı ve Bulgaristan'ın Harmanlı bölgesindeki bir barajın su kaçırması nedeniyle Tunca ve Meriç nehirlerinin debilerinin yükseldiğini söyledi.
Vali Sözer, ''Meriç Nehri, Bulgaristan tarafında taştı. Bu su bize de gelecek. 20.00 - 24.00 saatlerinde bize ulaşacağını düşünüyoruz. Ayrıca kentimizde Arda ve Tunca nehirleri de Meriç Nehri'yle birleşiyor. Onların debisi de Meriç Nehri'nin debisine eklenecek. Meriç Nehri'nin debisinin 1500 metreküp/saniyeyi geçmesini bekliyoruz. Bizde nehrin taşkın limiti 1300 metreküp/saniye. Suyu takip ediyoruz. Suyun bu şekilde Edirne'ye geldiğini tespit edersek önümüzdeki saatlerde taşkın tehlikesi olan yerlerin tahliyesine karar vereceğiz. Burada yerleşim yok. Ancak kafeler, restoranlar, çiftlikler, hayvan barınakları var. Önümüzdeki saatlerde duruma göre tahliye kararı vereceğiz'' dedi.
DSİ 11. Bölge Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, akşam saatlerinde 25 metreküp/saniye olan Tunca Nehri'nin debisi 152 metreküp/saniye, Meriç Nehri'nin ise 300 metreküp/saniye olan debisi öğle saatlerinde 675 metreküp/ saniye seviyesine ulaştı. Tunca Nehri, Sarayiçi mevkisinde yatağından taştı. Tunca Köprüsü'nün üzerindeki Fatih Köprüsü'nün gözlerinin tamamına yakını kapandı. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nin yapıldığı er meydanının girişine kadar ulaşan suyun çevreye yayılması devam ediyor. Tunca Nehri üzerindeki tarihi Fatih, Kanuni ve Yalnızgöz köprüleri trafiğe kapatıldı.

6 liranın altında satılan dört çeşit yemeğe dikkat edin

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın merdivenaltı üretime yönelik denetimleri artarken, hazır yemek sektörüne yönelik bir uyarı geldi.

Yemektürk Hazır Yemek firmasının sahibi Cüneyt Volkan Kurtuldu, fiyat bazlı rekabetin kaliteyi bozduğunu söyledi. Çok sayıda hazır yemek firmasının maliyete yakın fiyat verdiğine dikkat çeken Kurtuldu, fiyat rekabetinin kalitesiz merdivenaltı üretimi doğurduğu görüşünde.
Dört çeşit yemekte 6 liranın altındaki her fiyatın sorgulanması gerektiğini dile getiren Kurtuldu, "Merdivenaltı işletme yok, merdivenaltı tüketici var. İnsanımız gıda işinin önemli olduğunu düşünüp nereden yemek yediğini ve maliyetini sorgulamıyor. Tüketici sorgularsa merdivenaltı işletme kalmayacaktır." dedi. Kurtuldu'ya göre maliyetleri azaltmak amacıyla başvurulan yöntemler insan sağlığını riske atabiliyor. Catering sektörünün üretimden para kazandığını dile getiren Kurtuldu, işletmelerin bünyelerinde gıda mühendisi çalıştırması gerektiği görüşünde. Hazır yemek sektöründe hijyenin ve malzemenin önemli olduğunun altını çizen Kurtuldu, bu konuda firmaların personel eğitimleri de yapması gerektiğine dikkat çekiyor.
KOSGEB'in girişimci destek programları ile geçen yıl faaliyete başlayan Yemektürk firması, hazır yemekte elde ettiği başarıyı sulu yemek zincirine çeviriyor. Başkent'te Yemektürk adıyla ilk sulu yemek zincir restoranlarını açan firma, ikinci şubeyi yılın ikinci yarısında faaliyete geçirecek. Günlük bin 500 kişiye yemek ürettiklerini aktaran firma sahibi Kurtuldu, "Geçen yıl KOSGEB'in de desteğiyle bu işe girdik. Babam 1998'den beri sektörün içerisindeydi. Yemektürk markasının patentini aldıktan sonra yeniden yapılanma kararı aldık." dedi.
Son yıllarda yemek tüketiminde ihtiyaçların değişmeye başladığını belirten Kurtuldu, öğle yemeği saatlerinde pratik, ekonomik ve sağlıklı tüketimin olduğu yerlere yönelimin başladığını ifade etti. Kebap ve pide gibi ürünlere her yerde ulaşmanın mümkün olduğunu ifade eden Kurtuldu, "Tek düzelikten insanlarımız artık bıktı. Biz firma olarak kebap ve pidenin yanında 20-25 çeşit sulu yemek alternatifi sunuyoruz." diye konuştu.

Avrupa'nın en yüksek gökdelenini Moskova'da Türk şirketi inşa ediyor

Gayrimenkulde Avrupa Bölgesi'nin en yüksek binası yerden yüksekliği 300 metre olan Rusya'nın başkenti Moskova'daki Capital City Towers. Bu binayı inşa eden Türk şirketi Ant Yapı yine Moskova'da inşasına başladığı 330 metrelik Plot-16 gökdeleniyle hem kendi rekorunu, hem de Avrupa'nınen yüksek bina rekorunu yenileyecek.

Ant Yapı Moskova'da kendine ait en yüksek bina rekorunu kıracağı, 330 metrelik Plot 16-A ismi verilen yeni bir gökdelenin inşasına başladı. Gayrimenkul sektörünün Rusya'yı da dahil ettiği Avrupa Bölgesi'nde şu anda en yüksek bina 302 metrelik uzunluğuyla Moskova'daki Capital City Moscow Towers. Bu gökdeleni Türk inşaat şirketi Ant Yapı inşa etti. Yeni inşasına başlanan Plot 16 projesinin maliyeti 400 milyon dolar. Türk şirketi bu binayı 36 ayda 'anahtar teslimi' bitirip teslim etmek üzere sözleşme imzaladı. 2014 yılında Dünya Kış Olimpiyatları'nın yapılacağı Rusya'nın Soçi kentindeki 230 milyon dolarlık olimpiyat köyünü de Ant Yapı kuruyor. Olimpayat köyünde 3.600 odalı 3 ve 4 yıldızlı oteller ile idarî bina ve spor kompleksi yer alacak. Şirket bu işi 18 ayda bitirip olimpiyata yetiştirecek. Ant Yapı son 3 yıldır dünyanın en büyük 225 inşaat şirketi listesinde orta sıralarda yer alıyor.
Moskova'da bulunan ve Avrupa'nın en yüksek beşinci gökdeleni 280 metrelik Capital City St. Petersburg kulesi ile yine Moskova'daki 240 metrelik Miraks ikiz kulelerinden birini yapan da Ant Yapı. Miraks ikiz kulelerinden diğeri henüz inşaat safhasında. Çünkü Ant Yapı 30 aylık sözleşme süresi içinde kuleyi bitirip 2008 yılında teslim ederken, Çinli firma kuleyi henüz bitiremedi. Çinli müteahhitlerin ardından dünyada ikinci sırada yer alan Türk firmaları için Miraks örneği önemli. Çünkü dünyada can güvenliği açısından riskli ya da yetiştirilmek zorunda olunan acil, süreye bağlı işlerin tek adresi Türk inşaat şirketleri. Miraks kulelerini Rus oligarklardan Miraks Grubu, Capital City'yi de yine Rus Capital Grubu inşa ettiriyor. Yeni inşa edilecek ve Avrupa'nın en yüksek binası olacak Plot 16-A'nın sahibi de Capital Grubu. Plot 16-A gökdeleni 85 katlı 330 metrelik rezidans kulesi ile 49 katlı daha kısa bir ofis kulesinden oluşacak.
Ant Yapı'yı, bundan 20 yıl önce Mesa Mesken Sanayi firmasından ayrılarak 4 ortak kurdu. Bu dört kurucu ortaktan biri olan Ant Yapı Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Okay, Zaman'ın soruların cevaplarken, Moskova'da kazandıkları tecrübeyi Türkiye'de de değerlendirdiklerini söyledi. İstanbul Bomonti'de bulunan ve yerden yüksekliği 200 metre olan ikiz kuleleri Anthill'i hayata geçiren de Ant Yapı. Sapphire'den sonra İstanbul'un en yüksek ikinci binası Anthill rezidanslarda hayat başladı. 24 ayda biten Anthil'deki 804 rezidansın 700'ü satıldı. Satılmayı bekleyen 100 rezidans var. 40. katın üstündeki 130 rezidans ise Singapur merkezli ve ilk defa Türkiye'ye gelen bir firmaya işletmeye verildi. Singapurlu firma, burayı yabancılara haftalık olarak kiralıyor. 1+1 dairelerin kirası 150 Euro, 2+1'lerinki ise 200 Euro. Doluluk oranı da yüzde 60.
YABANCILAR MÜTEKABİLİYETİ BEKLİYOR
Haftalık olarak konaklayan yabancıların rezidansı beğenip satın almak istediklerini belirten Mehmet Okay, bunların mütekabiliyet yasasının değişmesini beklediklerini ifade etti. Metrekaresi 3.500 dolardan satışına başlanan rezidansların bugünkü fiyatları 5-8 bin dolar. Okay, mütekabiliyet yasasının değişmesinden sonra ise merkezi yerlerde metrakere fiyatının 15-20 bin dolarları zorlamasını öngörüyor. Avrupa'nın ekonomik türbülansta olduğunu belirten Mehmet Okay, Türkiye'den konut alma talebinin daha çok Rusya ve Körfez ülkeleri vatandaşlarından geleceğini söylüyor. Ant Yapı'nın Moskova'da inşa ettiği rezidanslardaki metrekare fiyatları ise 20-25 bin dolar arasında. Okay, "Krizde para yerine Moskova'da aldığımız daireleri metrekaresi 15 bin dolardan sattık." dedi.
İstanbul Riva'da Sabancı Grubu çalışanlarına yüzde 25 kat karşılığı 100 villa inşa eden Ant Yapı bu yıl Beykoz'da kendine ait 130 dönümlük bir arsada 150 villa inşasına başlayacak. Villalar 2 yılda teslim edilecek. Yine grubun Çekmeköy'de inşa ettiği 140 villanın da yüzde 70'i satıldı. Riva'da 1500 dolar olan metrakare satış fiyatları Çekmeköy'de 3 bin dolar.
Mehmet Okay'a göre kentlerde yaşam şehir dışında yeni gelişim alanlarına kaymalı. Şehir içindeki kentsel dönüşümün altyapı sorunlarını çözemediğini düşünüyor. Kentsel dönüşüm alanlarına verilen emsal artışının makul olması gerektiğini belirten Okay, "Bir evi olanın 2-3 evi hedeflememesi lazım. Çok yüksek arsa bedeli sebebiyle yapılabilir olmaktan çıkıyor kentsel dönüşüm. İstanbul Fikirtepe'den bize de geliyorlar, yüzde 50-60 kat karşılığı isteniyor. Oran yüksek, müteahhide yapıp satacak pay kalmıyor. 4-5 bin doların üzerinde bu evlerin satılması lazım. Böyle bir satış realitesi yok." dedi. İnşaatçının yüzde 10 kâr payı hedeflediğini anlatan Okay, yüzde 25-30 kat karşılığı seviyelerinin makul olduğunu, Fikirtepe'de ise bu oranın yüzde 40'ı geçmemesi gerektiğini ifade ediyor. İnşaat sektöründe stokların erime hızının düşmesiyle ilgili olarak ise Mehmet Okay, "Bankalar elini buradan çekerse sonuçları hüsran olabilir. Senetlerle sepetlerle bu iş yürümez." uyarısında bulunuyor. Bankaların kredi verdiği binalarda firma güvencesi dışında banka güvencesi de olduğunu hatırlatan Okay, tüketiciye de 'bankaların elini taşın altına koyduğu binalardan daire almasını' tavsiye ediyor.

Son 10 senede Ant Yapı yurtiçinde 1 milyon metrekare inşaat alanına sahip 2 bin konut yaptı. Yurtdışında ise çoğu Moskova'da olmak üzere 50 bin konut ile, AVM, otel, ofis, kültür, eğlence ve okuldan oluşan 4 milyon metrekare alanlı binalar inşa etti. Halen Rusya ve Türkiye'de 10 şantiyede işleri devam eden şirketin yıllık cirosu ise 1 milyar dolar. Çalışan sayısı 5 bin.

Obama'dan İran açıklaması

ABD Başkanı Barack Obama, İsrail'in İran'ın nükleer programıyla ilgili olarak ''bu ülkeye saldırıp saldırmama noktasında bir karar verdiğini düşünmediğini'' söyledi.



Amerikan NBC televizyonunda muhabir Matt Lauer'in sorularını yanıtlayan Obama, ülkesinin, İran'ın nükleer silah geliştirmesini önlemek için İsrail ile ''sımsıkı'' biçimde birlikte çalışmaya kararlı olduğunu ve bu meselenin diplomatik yolla çözülmesini umduğunu belirtti.
Obama, ''İsrail'in, ne yapması gerektiği konusunda bir karara vardığını düşünmüyorum. Onlar da bizim gibi, İran'ın nükleer silah programından vazgeçmesi gerektiği düşüncesindeler. Bu sorunu, umarız ki diplomatik yolla, çözme doğrultusunda çabalarımızı ilerletirken, (İsrail ile) sımsıkı biçimde birlikte çalışacağız'' dedi.
ABD'nin İran konusunda uluslararası koalisyon etrafında inşa edilmiş bir diplomatik çözümden yana olduğunu dile getiren Obama, İran'a yönelik bir askeri operasyonun doğurabileceği risklere dikkati çekti. Obama, ''Körfez'de yeni bir askeri hareketlilik karışıklığa yol açabilir, bize de büyük etkileri olur. Petrol fiyatları üzerinde büyük etkileri olabilir. İran'a komşu olan Afganistan'da hala askerlerimiz var'' diye konuştu.
Yine de Obama, İran'a karşı ''masadan hiçbir seçeneği kaldırmadıklarını'' kaydederek, ''Tercih ettiğimiz çözüm şekli diplomasi ve bu doğrultudaki çabalarımızı sürdüreceğiz. Ancak, İran'ın nükleer silah sahibi olmasını ve bölgede bir nükleer silahlanma yarışı başlatmasını engellemek için imkanlarımız ölçüsündeki her şeyi yapacağımızı da çok net biçimde ortaya koydum'' ifadelerini kullandı.
Obama, İran'a yönelik olarak boyutu genişletilen uluslararası yaptırımların rejime zarar verdiğine inandığını söyleyerek, ''Acıyı ve baskıyı hissediyorlar. Ancak 'barışçıl bir nükleer güç peşinde olacağız, nükleer silah üretme gayreti yürütmeyeceğiz' şeklinde bir söylemle diplomatik açıdan atmaları gereken adımları atmadılar. Bunu yapana kadar da İsrail'in kaygılarının devam edeceği düşüncesindeyim, biz de öyleyiz'' diye konuştu.
''ABD'nin, İsrail'in İran'a olası bir saldırısına rıza gösterip göstermediği ya da İsrail'in, olası bir saldırıya geçmeden önce ABD'yi bilgilendirme sözü verip vermediğine'' yönelik bir soruya doğrudan yanıt vermeyen Obama, ''Görüşmelerimizin ayrıntılarına girmeyeceğim. Şunu söyleyeceğim; ülkelerimiz arasında askeri ve istihbarat alanında şimdiye dek hiç olmadığı kadar yakın düzeyde bir diyalog mevcut. Birinci önceliğim, ABD'nin güvenliği, aynı zamanda da İsrail'in güvenliği olmaya devam ediyor'' dedi.
Obama, İran'ın ABD topraklarında olası bir misilleme saldırısında bulunma ihtimaline ilişkin bir soru üzerine, ''İran'ın şu anda böyle bir niyeti ya da kapasitesi olduğuna dair bir kanıt görmediklerini'' kaydetti.
Üç yıl önce yine NBC televizyonundan Matt Lauer'e, ekonomik kriz hakkında söylediği, ''eğer üç yıl içerisinde işleri yoluna koyamazsam, başkanlığım bir dönemlik olacak'' şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine de Obama, ekonominin gidişatının üç yıl öncesine göre önemli ölçüde ilerleme kaydettiğini belirterek, ''İkinci bir dönemi hak ediyorum ama hala yapacaklarımız var'' ifadesini kullandı.
Obama ayrıca, ısrarlı sorulara rağmen, milyonlarca Amerikalı'yı televizyonları başına kitleyen, Amerikan futbolunda New York Giants ile New England Patriots arasındaki final maçının sonucuyla ilgili bir tahmin yürütmekten kaçındı.