11 Şubat 2012

Fener 24 puanla kurtulacaktı, Şimdi büyük tehlike kapıda

Türkiye Futbol Federasyonu eski Başkanı M.Ali Aydınlar, önceki gün yaptığı açıklamalarla gündeme damgasını vurdu.
Aydınlar'ın sözleri arasında en dikkat çekicileri ise F.Bahçe ile ilgili olanlarıydı. 'F.Bahçe'yi zarara uğrattıysam bedelini öderim.' dedikten sonra 'F.Bahçe'yi, yönetimi uçuruma götürüyor.' cümlesi oldukça manidardı. Peki Fener yönetimi Sarı-Lacivertli kulübü neden ve nasıl uçuruma götürüyordu?
26 Ocak'taki genel kurulda eğer futbol ailesi 58. maddeyi bir defalığına değiştirme kararına onay verseydi, F.Bahçe 24 puan silme cezasıyla durumu kurtaracaktı. UEFA talimatları gereğince ceza bu yılı kapsayacaktı ve play-off'lar öncesi F.Bahçe'nin 24 puanı silinecek, suçun işlendiği sezonda kazanılan kupa geri alınacaktı. Ancak F.Bahçeli yöneticiler bu karara karşı durarak 58. maddenin yani sıfır toleransın işletilmesini istedi. Ayrıca CAS'a UEFA aleyhine açılan dava da Sarı-Lacivertli kulübün bundan sonraki süreçte Avrupa macerasını olumsuz etkileyebilir.
UEFA, Aydınlar'ın istifasından sonraki süreci endişeyle takip ediyor. Şimdi Türk futbolunu iki senaryo bekliyor. 26 Ocak'taki genel kurulda, 'Adli yargıyı bekleyelim.' çıkışı yapan peşinden de, 'UEFA ile mücadele edelim. Gerekirse 3 yıl Avrupa'ya gitmeyelim.' diyen Yıldırım Demirören'in gelmesi halinde UEFA, sıfır toleransın acilen uygulanmasını isteyecek. Çünkü UEFA nezdinde, soruşturmada sanık sıfatıyla adı geçen Beşiktaş'ın başkanı Demirören'in TFF'ye gelmesi kolay kabul edilecek bir durum değil. UEFA'nın güven ilkelerine son derece ters.
Bir diğer senaryoya göre ise küçük bir ihtimal dahi olsa 58. maddenin değişmesi tekrar gündeme gelebilir. Genel Kurul, 26 Ocak'ta bu değişimi reddettiği için UEFA'nın bu konuda esnemesi hayli zor görünüyor. Ama neticede UEFA'nın itibar ettiği bir isim göreve gelirse küme düşme yerine puan silme cezası yine gündeme taşınabilir. Gizlilik kalksaydı UEFA ağustosta karar isterdi
TFF Disiplin Kurulu ağustos ayında dosyayı karara bağlama yetkisine ve yeterliliğine sahipti. Zira savcılık, iddianamenin temelini oluşturan 26 klasör delili Etik Kurulu'na 20 Temmuz'da teslim etmişti. Fakat karar alınmış olsaydı aralıkta ortaya çıkan İBB ile ilgili deliller bu kez büyük sıkıntı oluşturacaktı.
Dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar büyük ve geniş kapsamlı bir şike operasyonu yapılmadı. Ayrıca soruşturmada adı geçen kulüplerden bazıları 100 yılı aşkın geçmişleriyle Türkiye'nin her hücresine nüfuz etmiş büyük camialar. Bu yüzden TFF, hukukî usul hatası yapmak istemedi. Eğer savcılık gizlilik kararını kaldırmış olsaydı UEFA, TFF'nin ağustos ayında, bu dosyaları karara bağlamasını talep edecekti. Zira savcı Pierre Cornu da soruşturmayı yürüten savcıya gizlilik kararının kaldırılması için gönderildi. Ama savcılık gizlilik kararını kaldırmayınca UEFA da sportif yargılamanın yapılması için iddianamenin kabulünü beklemeye razı oldu.
Şimdi asıl soru, yaşanan bu kaos ortamında karar ne zaman ve nasıl verilecek? Kararı, TFF Disiplin Kurulu alacak. Kurul, 7 hukukçu üyeden oluşuyor. Bu üyeler futbol dünyasını da tanıdığı için savcıya göre suç olan eylemlerin çoğu spor hukukçularına göre suç sayılmıyor. Nasıl mı? Mesela F.Bahçeli yöneticilerin Sivas deplasmanında maçtan bir gün önce ev sahibi takımın yöneticileriyle yemek yemeleri ve bilet alışverişinde bulunmaları savcının iddianamedeki mütalaasına göre suç teşkil ediyor ancak Disiplin Kurulu üyelerine göre bu, futbol dünyasında olağan bir durum. Bir diğer örnek Beşiktaş'ın Türkiye Kupası finali öncesi rakip takım İBB'nin iki oyuncusuyla transfer görüşmesi yapması savcıya göre suç sayılabilirken, Disiplin Kurulu'na göre bu, 'talimatlara aykırı transfer faaliyeti' kapsamına giriyor. Dolayısıyla cezası da olaya karışan kişilere hak mahrumiyeti cezasını gerektiriyor. Disiplin Kurulu, kararını vermek için üç seye bakacak. 1- Etik Kurulu raporu. 2- Sanık savunmaları. 3- Şüpheli maçlardaki gözlemci ve hakem raporları.
Maç raporları temiz, yoksa soruşturma açılırdı
Şike soruşturmasında adı geçen kulüp ve kişilerin en önemli argümanları ilgili müsabakalardaki gözlemci ve hakem raporları. Çünkü biliyorlar ki, maçlarda şayet bir şüphe olsaydı ve bu raporlara yansısaydı TFF anında soruşturma açar ve sezon sonunda ligler tescil edilmezdi. Ayrıca son zamanlarda dillendirilen bir başka konu da; şüpheli maç kasetlerinin futbolun içinden gelen bir heyetle inceleneceği. Disiplin yargılamasının hiçbir alanında böyle bir yöntem uygulanmıyor. O yüzden Disiplin Kurulu, Etik Kurulu raporunu inceleyecek, savunmaları dikkate alacak ve ortadaki delillere göre kararını verecek.
Aydınlar şayet göreve devam etseydi, mart ayının ortalarında Disiplin Kurulu kararını açıklayacaktı. Çünkü UEFA, 15 Nisan'da başlayacak play-off öncesi Disiplin Kurulu'nun kararını verip, Tahkim sürecinin de tamamlanmış olmasını istiyor. Tahkim Kurulu kararı, disiplin yargılamasında son noktadır. Tahkim, kararı onadıktan sonra TFF'nin bu kararı anayasal koruma altına alınıyor ve hiçbir üst mahkemece bozulamıyor.

Hiç yorum yok: