Mahkemenin, 12 Eylül iddianamesini kabulü, darbe döneminde yaşanan acıları yeniden gündeme getirdi. Cuntanın idam ettiği ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu'nu korumaktan 7 yıl cezaevinde tutulan Timur Ködör, genç yaşta gördüğü işkenceleri unutamıyor.
Mamak Cezaevi'nde namaz kılmanın yasaklandığını anlatan Ködör, "Bir ikindi vakti namaz kılıyorduk. Askerler koğuşa girip köpekleri üzerimize saldı, bizi coplarla dövdüler. İnsanlığımdan utandım." diyor. Davaya müdahil olmak istediğini belirtirken, o gün kendilerine vahşice saldıranlardan hesap soracağını söylüyor.
21 yaşındayken Ankara Hukuk Fakültesi'ni kazanan Timur Ködör (55), 14 Ağustos 1980 günü Mamak Cezaevi'nden kaçan, tanımadığı ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu ile Kütahya'da otomobilde tanışır. Dinlediğinde onun masum olduğuna inanır, korumak için Çalköyü'nde bir arkadaşının evine götürür. 15 Ağustos sabahı 150 asker, 20 polis tarafından gözaltına alınıp helikopterle Mamak Cezaevi'ne götürülür. Pehlivanoğlu'nu korumaktan ve tanımadığı kimselerin asılsız ifadeleri yüzünden 7 yıl cezaevinde yatar. Üzerine atılan 32 suçun 30'undan beraat, 2'si zaman aşımından düşünce tahliye olur. Hiç yere 2 yıl Eskişehir Askerî, 5 yıl da Mamak Cezaevi'nde yatan Ködör, yaşadığı bir olayı şöyle anlatıyor:
"Zemin, 1, 2, 3'te solcular kalıyor, her şeye isyan ediyorlardı. Bizleri de oraya verdiler. Bir gün askerler bizden seccade, tesbih, Kur'an-ı Kerim, dinî kitap ne varsa topladı. Bize 'Artık ezan okumak, namaz kılmak yasak.' dediler. Koğuşta kalan 70 kişiden 45'i namaz kılarken yasakla birlikte herkes namaz kılmaya başladı. Bir gün ikindi namazını cemaatle kılarken askerler koğuşa girip köpekleri üzerimize saldı, bizi coplarla dövdüler, Bu çok zoruma gitti. Bir insan ibadetini yaptığı için vahşice saldırıya uğrar mı? Yaşananlar karşısında insanlığımdan utandım. Her şeyi unutsam bunu unutamam." 12 Eylül'ün, geleceğini kararttığını belirten Ködör, çocukluk hayali olan Ankara Hukuk Fakültesi'ni kazanmasına rağmen okula bu yüzden gidemediğini dile getiriyor. "Emeğimi, hayalimi Mamak Cezaevi'ne bıraktım." diyen Ködör, sıkıyönetim mahkemesinde yargılandığı için kaydını yaptıramadığını belirterek, "Hakim olmak, haksızlıkların önüne geçmek istiyordum. 12 Eylül'cüler hayallerimi çaldı." ifadesini kullanıyor. Ködör, Mamak Cezaevi'nin müdürü Albay Raci Tefik ile görevli asker ve gardiyanların da yargılanmasını istiyor.
'Köpeğe selam duruyorduk'
12 Eylül cuntası tarafından, öğrenci olaylarına katıldığı gerekçesiyle Diyarbakır Cezaevi'nde işkence gören Doktor Sinan Olcan, insan onurunu ayaklar altına alan muamelelere maruz bırakıldıklarını belirtiyor. Olcan, insan dışkısı yedirildiğini, bazı günler 8 saat copla dövüldüğünü, üzerine köpeklerin salındığını, Co isimli bir köpeğe yüzlerce kez selam durdurulduğunu, kızgın çimento üzerine yatırıldığını ve bir arkadaşının gözleri önünde öldürüldüğünü anlatıyor. Halen Sakarya'nın Sapanca ilçesinde aile hekimi olarak görev yapan Olcan, darbenin mimarları Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın ağırlaştırılmış müebbet hapis talebiyle yargılanacak olmasını, "Acılarım bir nebze olsun hafifledi." sözleriyle değerlendiriyor.
21 yaşındayken Ankara Hukuk Fakültesi'ni kazanan Timur Ködör (55), 14 Ağustos 1980 günü Mamak Cezaevi'nden kaçan, tanımadığı ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu ile Kütahya'da otomobilde tanışır. Dinlediğinde onun masum olduğuna inanır, korumak için Çalköyü'nde bir arkadaşının evine götürür. 15 Ağustos sabahı 150 asker, 20 polis tarafından gözaltına alınıp helikopterle Mamak Cezaevi'ne götürülür. Pehlivanoğlu'nu korumaktan ve tanımadığı kimselerin asılsız ifadeleri yüzünden 7 yıl cezaevinde yatar. Üzerine atılan 32 suçun 30'undan beraat, 2'si zaman aşımından düşünce tahliye olur. Hiç yere 2 yıl Eskişehir Askerî, 5 yıl da Mamak Cezaevi'nde yatan Ködör, yaşadığı bir olayı şöyle anlatıyor:
"Zemin, 1, 2, 3'te solcular kalıyor, her şeye isyan ediyorlardı. Bizleri de oraya verdiler. Bir gün askerler bizden seccade, tesbih, Kur'an-ı Kerim, dinî kitap ne varsa topladı. Bize 'Artık ezan okumak, namaz kılmak yasak.' dediler. Koğuşta kalan 70 kişiden 45'i namaz kılarken yasakla birlikte herkes namaz kılmaya başladı. Bir gün ikindi namazını cemaatle kılarken askerler koğuşa girip köpekleri üzerimize saldı, bizi coplarla dövdüler, Bu çok zoruma gitti. Bir insan ibadetini yaptığı için vahşice saldırıya uğrar mı? Yaşananlar karşısında insanlığımdan utandım. Her şeyi unutsam bunu unutamam." 12 Eylül'ün, geleceğini kararttığını belirten Ködör, çocukluk hayali olan Ankara Hukuk Fakültesi'ni kazanmasına rağmen okula bu yüzden gidemediğini dile getiriyor. "Emeğimi, hayalimi Mamak Cezaevi'ne bıraktım." diyen Ködör, sıkıyönetim mahkemesinde yargılandığı için kaydını yaptıramadığını belirterek, "Hakim olmak, haksızlıkların önüne geçmek istiyordum. 12 Eylül'cüler hayallerimi çaldı." ifadesini kullanıyor. Ködör, Mamak Cezaevi'nin müdürü Albay Raci Tefik ile görevli asker ve gardiyanların da yargılanmasını istiyor.
'Köpeğe selam duruyorduk'
12 Eylül cuntası tarafından, öğrenci olaylarına katıldığı gerekçesiyle Diyarbakır Cezaevi'nde işkence gören Doktor Sinan Olcan, insan onurunu ayaklar altına alan muamelelere maruz bırakıldıklarını belirtiyor. Olcan, insan dışkısı yedirildiğini, bazı günler 8 saat copla dövüldüğünü, üzerine köpeklerin salındığını, Co isimli bir köpeğe yüzlerce kez selam durdurulduğunu, kızgın çimento üzerine yatırıldığını ve bir arkadaşının gözleri önünde öldürüldüğünü anlatıyor. Halen Sakarya'nın Sapanca ilçesinde aile hekimi olarak görev yapan Olcan, darbenin mimarları Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın ağırlaştırılmış müebbet hapis talebiyle yargılanacak olmasını, "Acılarım bir nebze olsun hafifledi." sözleriyle değerlendiriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder