16 Aralık 2011

Amerikan bayrağı indi, Irak Savaşı resmen bitti


ABD, 2003 yılından bu yana işgal altında tuttuğu Irak'tan dün resmi olarak çekildi. En az 100 bin Iraklı sivilin öldüğü tahmin edilen savaş, Bağdat'ta bulunan en büyük ABD üssündeki Amerikan bayrağının indirilmesiyle sona erdi.
Törene, ABD Savunma Bakanı Leon Panetta da katıldı. Irak'ta bir dönem 170 bini bulan Amerikan askeri sayısı 4 bine geriledi. Bunlar da aralık sonunda çekilmiş olacak. Savaşın başından bu yana Irak'ta 4 bin 486 Amerikan, 179 İngiliz, diğer koalisyon güçlerine ait 139 olmak üzere toplam 4 bin 804 asker öldü. 32 bin askerin yaralandığı savaşın ABD'ye maliyeti ise 1 trilyon doları aştı.

ABD, 2003 yılından bu yana işgal altında tuttuğu Irak'tan dün resmi olarak çekildi. En iyimser tahminlerde bile 100 bin Iraklı sivilin öldüğü ifade edilen savaş dün Bağdat'taki en büyük ABD üssünde Amerikan askerî bayrağının indirildiği törenle sembolik olarak sona erdi. ABD Savunma Bakanı Leon Panetta'nın katıldığı törende savaşın bitmesini temsilen Amerikan bayrağı gönderden indirildi. Irak'ta savaşın başladığı 2003'ten sonra bir dönem 170 bini bulan Amerikan askeri sayısı şu anda 4000'e geriledi. ABD dün savaşı resmen sona erdirmesine rağmen halen Irak'ta bulunan bu askerler Irak hükümetiyle yapılan anlaşma uyarınca aralık ayının sonunda çekilmiş olacak. Yeni dönemde ise Irak'la ABD arasındaki ilişkilerin nasıl seyredeceği henüz netlik kazanmadı. Savaşın başından bu yana Irak'ta 4500 Amerikan askeri hayatını kaybetti, 32 bin asker yaralandı. ABD'ye bu savaş 1 trilyon dolardan fazlaya mal oldu.

Irak savaşı, ABD'deki 11 Eylül 2001 terör saldırılarının sebep olduğu şokun etkisindeki ABD yönetiminin, Irak'taki Saddam Hüseyin rejiminin ABD'nin güvenliğini tehdit eden kitle imha silahlarına sahip olduğu gerekçesiyle Mart 2003'te Irak'ı işgal etmesiyle başlamıştı. Ancak kitle imha silahları iddiasının temelsiz olduğu çok geçmeden anlaşıldı ve dönemin ABD yöneticileri de sonradan bunu kabul etti. Amerikalılar kendini savunurken, hiç olmazsa Irak halkının baskıcı Saddam rejiminden kurtarılmış olduğuna dikkat çekiyor. Kurulan siyasî düzenin ne zaman olgun bir demokrasiye dönüşeceğini ise zaman gösterecek.

Şii Arapların çoğunlukta olmasına karşın uzun yıllar Sünni Arap yöneticilerin işbaşında bulunduğu, Sünni ve Şii Arapların yanı sıra, hristiyan Araplar, Kürtler ve Türkmenler gibi çeşitli etnik, din ve mezhep gruplarını içinde barındıran Irak, işgalin ülkedeki son derece hassas etnik ve dinî dengeleri bozması nedeniyle bir anda kendini büyük ve önlenemez bir şiddet dalgasının içinde buldu. Bugün gelinen noktada, Irak halkının, savaş nedeniyle aralıksız olarak baş gösteren şiddet olaylarının meydana getirdiği maddi ve manevi çöküntüyle baş etmeye çalıştığı, yolsuzlukların hakim olduğu ülkede, demokrasi ve ifade özgürlüğünün ise mezhep çatışmalarının halk üzerinde yarattığı yoğun güvensizlik duygusu nedeniyle son derece kısıtlı olduğu ifade ediliyor. Irak'ın, ABD'den aldığı destekle ülke yönetiminde en üst düzeyde görevlere getirilmiş olmalarına karşın her fırsatta kendi bağımsızlıklarına vurgu yapan kuzeydeki bölgesel Kürt yönetimiyle, işgal sayesinde en büyük düşmanı olan Saddam rejiminden kurtulan ve Irak'taki Şii çoğunluğun üzerindeki nüfuzunu kullanarak ülkeyi kendi etki alanına alma çabası içindeki İran'ın arasında kaldığı görüşü pek çok Iraklı lider tarafından sık sık dile getiriliyor.

Savaş nedeniyle hemen hemen bütün altyapısı tahrip olan Irak'ta altyapıyı yeniden inşa etmeye yönelik tüm çabalar terör yüzünden bir yere varamıyor. ABD işgalinin ardından ülkeye sızan El Kaide terör örgütü militanlarının yanı sıra diğer işgal karşıtı Iraklı direnişçiler, savaşın ABD'ye ekonomik maliyetini artırmak amacıyla mücadele yürütüyor. Provokasyonlarla bir yere varmak isteyen dış ülkelerin de şiddet olaylarındaki rolü sık sık tartışılıyor.

Hiç yorum yok: