İngiltere ziyaretini sürdüren Cumhurbaşkanı Gül, Rumlar’ın Avrupa Birliği dönem başkanlığını ağır bir sözle eleştirdi. Gül AB için kullandığı kelimeyi yüzlerine de söylemiş!
Resmi ziyaret için Londra'da bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül beraberindeki gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. 2012 yılının ikinci yarısında AB dönem başkanlığı görevini devralması beklenen Kıbrıs Rum tarafının toplantılarını protesto edeceklerini belirterek Avrupa Birliği'ne de "sefil" diyen Gül'ün yanıtları şöyle:
* AB'de ekonomik krizden dolayı soğuk rüzgarlar esiyor. Bizde ise AB hedefi konusunda zaten yatay pozisyon var. Fasıllar tıkandı. Bu durumun üyelik sürecini daha da uzatacağı endişesi var mı?
Burada çok soruluyor, 'Türkiye'nin gücü nereden geliyor' diye. Türkiye'nin kazandığı soft power'ından geliyor. Askeri her zaman vardı. Nüfusumuz yine aynı büyüklükteydi. Ekonomisini güçlü hale getiren aslında soft power'ıydı. AB ile ilişkilerden çok büyük katkı aldık bu soft power'ı kazanırken. Bizim için müzakere sürecinin başarıyla bitmesi çok daha önemli. Bu sürecin bitmesi demek resmen ve fiilen herhangi bir AB ülkesi sınıfına girmek demek. O sınıfa girdikten sonra AB'de kimse Türkiye'ye hayır diyemez. O gün belki Türk halkı Norveç gibi olmayı tercih edebilir. Bu süreç Türkiye'ye güç veriyor. Müzakere sürecinin büyük katkısı var. O bakımdan biz bunu göz ardı etmeden kararlı şekilde devam etmeliyiz.
BİZİM HEDEFİMİZ BELLİ
* AB'nin kendi içindeki sıkıntıları... Ekonomik kriz vb. 1990'ların başındaki hayal kayboluyor gibi. AB medyasında yeni bir yapılanmaya gidilebileceği yönünde tartışmalar var. İki, üç hatta dört bölgeden bahsediliyor. Muhtelif modeller dillendiriliyor. Bu tartışmalar AB hedeflerimiz açısından bize imkanlar sunabilir mi?
Biz onlara takılırsak bugün Fransızlar'ın, Almanlar'ın söylediği şeyler çıkar. Bütün bu tartışmalar, kendimizi toparlamamız için bize fırsat ve zaman veriyor. Ekonomimizi, demokrasimizi, hukukumuzu... Şu anda aramız kapanıyor. Aramız daha da açılıyor olabilirdi. Belki de en mutlu olacağımız şey şu: Türkiye derli toplu. Bu dönemde Türkiye kendi problemleriyle vakit geçiriyor olsaydı, büyük kayıp olurdu. Bizim hedefimiz belli.
Bakan Babacan ise "Bu sabah 'AB nereye gidiyor" diye bir sunum yaptılar. 2050 projeksiyonunda İngiltere ve Türkiye en iyi ekonomi olarak gösteriliyor" açıklamasında bulundu.
* Türkiye şu anki mevcut krizi kendi yararına kullanabilir. Ama bu AB'yi taktik ya da stratejik olarak rahatlığa itmiyor mu, onlar da bu fırsattan istifade müzakere performansını soğutmuş olmuyor mu? Türkiye de gevşetmiş gibi...
Kesinlikle haklısınız. Ama biz bütün AB üyesi ülkelerle yaptığımız görüşmelerde 'Bu bizim stratejik tercihimizdir, ayrıca sizin de namus borcunuz' deriz. Muhakkak kullanırız, o baskımızı da hissettiririz. Neredeyse şu anda hiçbir fasıl açılamaz hale geldi. Bunun AB için itibarsızlık olduğunu söylüyoruz. 2012'nin ilk yarısında da en büyük itibarsızlık yaşanabilir. Kıbrıs Rum kesimi AB'nin tüm ilkelerini çiğneyerek AB'ye katıldı. Noksan bir şekilde. Bu, ailenin standartlarını çiğneme örneğiydi. Şimdi de bu yarım ülke, eksik ülke AB'ye başkanlık yapacak. Düşünebiliyor musunuz? Böyle bir birliğe, böyle bir ülke başkanlık yapacak. Böyle miserable (sefil) bir birliğe, böyle yarım bir başkanlık olacak. Bu ifadeyi AB yöneticilerine de söyledim.
PROTESTO EDECEĞİZ
* Kıbrıs'ın başkanlık döneminde, Türkiye protesto anlamında bir şey yapacak mı?
Dışişleri Bakanı da hükümet de gerekli açıklamalarda bulundu. Biz onları yokluğa mahkûm edeceğiz. Komisyonda sorun yok. Fakat Rumlar'ın başkanlık yapacağı toplantılara katılmayacağız.
Terörün kırılması gerekiyor
* Kürt sorununun çözümünde kafanızda bir model var mı?
Memleketin en önemli konusudur. Kafamda var tabii ki. Ama önce son aylardaki terörün muhakkak kırılması lazım.
* Uluslararası basında ‘Suriye’ye bir operasyon yapılacaksa Türkiye öncülüğünde olmalı’ görüşü dillendiriliyor...
Bizim hiçbir gizli gündemimiz yok Suriye ile ilgili. Dışarıdan askerî müdahalenin doğru olmadığı kanaatindeyiz. Tabii ki, bir devlet yanı başında önemli olaylar oluyorsa, en iyi senaryodan en kötü senaryoya kadar kendini hazırlar.
* Suriye’den Türkiye’ye askeri tehdit olursa NATO’dan 5. maddeyi işletilmesini isteme ihtimalimiz var mı?
Her türlü senaryoya çalışırız. ‘Terör örgütü aynı Kandil gibi orayı da bir nevi kendisine serbest alan yapıp Türkiye’ye saldırı için üst bölgesi olarak kullanırsa’ dediler. Böyle bir hatayı Suriye’yi yönetenlerin yapmayacakları kanaatindeyim. Böyle bir şeye asla tahammül etmeyiz, fırsat da vermeyiz
KRALLAR GiBi KARŞILANDI
Türkiye’den İngiltere’ye 23 yıl aradan sonra ilk kez resmi ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül için karşılama töreni düzenlendi. Buckingham Sarayı’nın yakınındaki tören alanına ilk olarak İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth ve eşi Edinburgh Dükü Philip İngiltere milli marşı eşliğinde geldi. Daha sonra alanın White Hall Kapısı’ndan Türk bayraklı araçla Gül ve eşi girdi. Kraliçe ve eşi, Gül çiftini tören alanındaki platformda karşıladı. Bu sırada Green Park’ta 41 pare, Tower of London’da 62 pare top atışı yapıldı. Ardından Süvari Birliği eşliğinde Kraliyet atlı arabaları tören alanına geldi. Kraliçe Elizabeth ve Cumhurbaşkanı Gül ilk arabaya binerken, Hayrünnisa Gül ile Edinburgh Dükü Philip ikinci arabada yerlerini aldılar. Kraliçe daha sonra Buckingham Sarayı’nda Gül’ün onuruna öğle yemeği verdi.
Resmi ziyaret için Londra'da bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül beraberindeki gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. 2012 yılının ikinci yarısında AB dönem başkanlığı görevini devralması beklenen Kıbrıs Rum tarafının toplantılarını protesto edeceklerini belirterek Avrupa Birliği'ne de "sefil" diyen Gül'ün yanıtları şöyle:
* AB'de ekonomik krizden dolayı soğuk rüzgarlar esiyor. Bizde ise AB hedefi konusunda zaten yatay pozisyon var. Fasıllar tıkandı. Bu durumun üyelik sürecini daha da uzatacağı endişesi var mı?
Burada çok soruluyor, 'Türkiye'nin gücü nereden geliyor' diye. Türkiye'nin kazandığı soft power'ından geliyor. Askeri her zaman vardı. Nüfusumuz yine aynı büyüklükteydi. Ekonomisini güçlü hale getiren aslında soft power'ıydı. AB ile ilişkilerden çok büyük katkı aldık bu soft power'ı kazanırken. Bizim için müzakere sürecinin başarıyla bitmesi çok daha önemli. Bu sürecin bitmesi demek resmen ve fiilen herhangi bir AB ülkesi sınıfına girmek demek. O sınıfa girdikten sonra AB'de kimse Türkiye'ye hayır diyemez. O gün belki Türk halkı Norveç gibi olmayı tercih edebilir. Bu süreç Türkiye'ye güç veriyor. Müzakere sürecinin büyük katkısı var. O bakımdan biz bunu göz ardı etmeden kararlı şekilde devam etmeliyiz.
BİZİM HEDEFİMİZ BELLİ
* AB'nin kendi içindeki sıkıntıları... Ekonomik kriz vb. 1990'ların başındaki hayal kayboluyor gibi. AB medyasında yeni bir yapılanmaya gidilebileceği yönünde tartışmalar var. İki, üç hatta dört bölgeden bahsediliyor. Muhtelif modeller dillendiriliyor. Bu tartışmalar AB hedeflerimiz açısından bize imkanlar sunabilir mi?
Biz onlara takılırsak bugün Fransızlar'ın, Almanlar'ın söylediği şeyler çıkar. Bütün bu tartışmalar, kendimizi toparlamamız için bize fırsat ve zaman veriyor. Ekonomimizi, demokrasimizi, hukukumuzu... Şu anda aramız kapanıyor. Aramız daha da açılıyor olabilirdi. Belki de en mutlu olacağımız şey şu: Türkiye derli toplu. Bu dönemde Türkiye kendi problemleriyle vakit geçiriyor olsaydı, büyük kayıp olurdu. Bizim hedefimiz belli.
Bakan Babacan ise "Bu sabah 'AB nereye gidiyor" diye bir sunum yaptılar. 2050 projeksiyonunda İngiltere ve Türkiye en iyi ekonomi olarak gösteriliyor" açıklamasında bulundu.
* Türkiye şu anki mevcut krizi kendi yararına kullanabilir. Ama bu AB'yi taktik ya da stratejik olarak rahatlığa itmiyor mu, onlar da bu fırsattan istifade müzakere performansını soğutmuş olmuyor mu? Türkiye de gevşetmiş gibi...
Kesinlikle haklısınız. Ama biz bütün AB üyesi ülkelerle yaptığımız görüşmelerde 'Bu bizim stratejik tercihimizdir, ayrıca sizin de namus borcunuz' deriz. Muhakkak kullanırız, o baskımızı da hissettiririz. Neredeyse şu anda hiçbir fasıl açılamaz hale geldi. Bunun AB için itibarsızlık olduğunu söylüyoruz. 2012'nin ilk yarısında da en büyük itibarsızlık yaşanabilir. Kıbrıs Rum kesimi AB'nin tüm ilkelerini çiğneyerek AB'ye katıldı. Noksan bir şekilde. Bu, ailenin standartlarını çiğneme örneğiydi. Şimdi de bu yarım ülke, eksik ülke AB'ye başkanlık yapacak. Düşünebiliyor musunuz? Böyle bir birliğe, böyle bir ülke başkanlık yapacak. Böyle miserable (sefil) bir birliğe, böyle yarım bir başkanlık olacak. Bu ifadeyi AB yöneticilerine de söyledim.
PROTESTO EDECEĞİZ
* Kıbrıs'ın başkanlık döneminde, Türkiye protesto anlamında bir şey yapacak mı?
Dışişleri Bakanı da hükümet de gerekli açıklamalarda bulundu. Biz onları yokluğa mahkûm edeceğiz. Komisyonda sorun yok. Fakat Rumlar'ın başkanlık yapacağı toplantılara katılmayacağız.
Terörün kırılması gerekiyor
* Kürt sorununun çözümünde kafanızda bir model var mı?
Memleketin en önemli konusudur. Kafamda var tabii ki. Ama önce son aylardaki terörün muhakkak kırılması lazım.
* Uluslararası basında ‘Suriye’ye bir operasyon yapılacaksa Türkiye öncülüğünde olmalı’ görüşü dillendiriliyor...
Bizim hiçbir gizli gündemimiz yok Suriye ile ilgili. Dışarıdan askerî müdahalenin doğru olmadığı kanaatindeyiz. Tabii ki, bir devlet yanı başında önemli olaylar oluyorsa, en iyi senaryodan en kötü senaryoya kadar kendini hazırlar.
* Suriye’den Türkiye’ye askeri tehdit olursa NATO’dan 5. maddeyi işletilmesini isteme ihtimalimiz var mı?
Her türlü senaryoya çalışırız. ‘Terör örgütü aynı Kandil gibi orayı da bir nevi kendisine serbest alan yapıp Türkiye’ye saldırı için üst bölgesi olarak kullanırsa’ dediler. Böyle bir hatayı Suriye’yi yönetenlerin yapmayacakları kanaatindeyim. Böyle bir şeye asla tahammül etmeyiz, fırsat da vermeyiz
KRALLAR GiBi KARŞILANDI
Türkiye’den İngiltere’ye 23 yıl aradan sonra ilk kez resmi ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül için karşılama töreni düzenlendi. Buckingham Sarayı’nın yakınındaki tören alanına ilk olarak İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth ve eşi Edinburgh Dükü Philip İngiltere milli marşı eşliğinde geldi. Daha sonra alanın White Hall Kapısı’ndan Türk bayraklı araçla Gül ve eşi girdi. Kraliçe ve eşi, Gül çiftini tören alanındaki platformda karşıladı. Bu sırada Green Park’ta 41 pare, Tower of London’da 62 pare top atışı yapıldı. Ardından Süvari Birliği eşliğinde Kraliyet atlı arabaları tören alanına geldi. Kraliçe Elizabeth ve Cumhurbaşkanı Gül ilk arabaya binerken, Hayrünnisa Gül ile Edinburgh Dükü Philip ikinci arabada yerlerini aldılar. Kraliçe daha sonra Buckingham Sarayı’nda Gül’ün onuruna öğle yemeği verdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder